اَلْحَذْقُ [el-ḩažḵ] (ḩâ’nın fethiyle) ve
اَلْحَذَاقُ [el-ḩažâḵ] ve
اَلْحَذَاقَةُ [el-ḩažâḵat] (ḩâ’ların fethiyle) Bir ʹamel ve sanʹatı gereği gibi öğrenip mahâret peydâ eylemek maʹnâsınadır ki uz ve üstâz olmak taʹbîr olunur; قَطْعٌ [ḵaṯʹ] maʹnâsından me΄hûzdur; yukâlu: حَذَقَ الصَّبِيُّ الْقُرْآنَ أَوِ الْعَمَلَ وَحَذِقَ حَذَقًا وَحَذَاقًا وَحَذَاقَةً مِنَ الْبَابِ الثَّانِي وَالرَّابِعِ إِذَا تَعَلَّمَهُ كُلَّهُ وَمَهَرَ فِيهِ Bunlarda ḩâ’ların kesriyle de câ΄izdir. Ve
حَذَاقَةٌ [ḩâžâḵat] ve
حَذْقٌ [ḩažḵ] Bir nesneyi kesmek, ʹalâ-kavlin dehre ve bıçkı makûlesiyle kesmek için uzatmak maʹnâsınadır; yukâlu: حَذَقَ الشَّيْءَ إِذَا قَطَعَهُ أَوْ مَدَّهُ لِيَقْطَعَهُ بِمِنْجَلٍ وَنَحْوِهِ Ve
حَذْقٌ [ḩažḵ] Ekşimek maʹnâsınadır, ke-mâ se-yuzkeru; ḩâ’nın kesriyle de câ΄izdir. Ve bağ davarın ayağına oturup yer eylemek maʹnâsınadır; yukâlu: حَذَقَ الرِّبَاطُ يَدَ الشَّاةِ إِذَا أَثَّرَ فِيهَا Ve sirke ve hamr makûlesi nesne ağzı yakıp ve burup burtarmak maʹnâsınadır; yukâlu: حَذَقَ الْخَلُّ فَاهُ إِذَا حَمَزَهُ وَقَبَضَهُ
اَلْحِذْقُ [el-ḩižḵ] (ḩâ’nın kesri ve žâl-ı muʹcemenin sükûnuyla) Bir nesnede mahâret tahsîl etmek.
اَلْحَذْقُ [el-ḩažḵ] (ḩâ’nın fethi ve žâl’ın sükûnuyla) Bi-maʹnâhu.
Sitemizde detaylı hızlı ve kolay arama ekranı