اَلْحَمَتُ [el-ḩamet] (fethateynle) Cevz ve fıstık makûlesi büzülüp taʹmı tebâh olmak maʹnâsınadır; yukâlu: حَمِتَ الْجَوْزُ وَغَيْرُهُ حَمَتًا مِنَ الْبَابِ الرَّابِعِ إِذَا تَغَيَّرَ وَفَسَدَ
اَلْحَمْتُ [el-ḩamt] (ḩâ’nın fethi ve mîm’in sükûnuyla) Pek ıssı güne denir; yukâlu: يَوْمٌ حَمْتٌ أَيْ شَدِيدُ الْحَرِّ ve yukâlu: لَيْلَةٌ حَمْتَةٌ أَيْ شَدِيدَةُ الْحَرِّ Ve
حَمْتٌ [ḩamt] Pek lezîz hurmâya denir, ke-mâ se-yuzkeru. Ve
حَمْتٌ [ḩamt] Bir kimseyi bir kimse üzere musallat kılmak maʹnâsına istiʹmâl olunur, şiddet-i maʹnâsı ʹalâkasıyla; tekûlu: حَمَتَكَ اللهُ عَلَيْهِ حَمْتًا مِنَ الْبَابِ الثَّانِي أَيْ صَبَّكَ عَلَيْهِ
اَلْحَمْتُ [el-ḩamt] (ḩâ’nın fethi ve mîm’in sükûnuyla) Issı gün; yukâlu: يَوْمٌ حَمْتٌ بِالتَّسْكِينِ Ve koz misilli fâsid olmak; yukâlu: حَمَتَ الْجَوْزُ وَنَحْوُهُ حَمْتًا إِذَا فَسَدَ
Sitemizde detaylı hızlı ve kolay arama ekranı