اَلْخِيلُ [el-ḣîl] (ḣâ’nın kesriyle) سَذَابٌ [sežâb] ismidir ki sedef dedikleri nebâttır. Ve حِلْتِيتٌ [ḩiltît] dedikleri bed-bûy dârûya denir; bunda fethle de lügattır.
اَلْخَيْلُ [el-ḣayl] ve
اَلْخَيْلَةُ [el-ḣaylet] (ḣâ’ların fethi ve kesri ve yâ’ların sükûnuyla) ve
اَلْخَالُ [el-ḣâl] (حَالٌ [ḩâl] vezninde ki aslı خَيَلٌ idi fethateynle) ve
اَلْخَيَلَانُ [el-ḣayelân] (fetehâtla) ve
اَلْمَخِيلَةُ [el-meḣîlet] (mîm’in fethi ve ḣâ’nın kesriyle) ve
اَلْمَخَالَةُ [el-meḣâlet] (mîm’in fethiyle) ve
اَلْخَيْلُولَةُ [el-ḣaylûlet] (حَيْلُولَةٌ [ḩaylûlet] vezninde) Sanmak maʹnâsınadır ki Fârisîde pindâşten mürâdifidir; yukâlu: خَالَ الشَّيْءَ يَخَالُ خَيْلًا وَخَيْلَةً وَخَالًا وَخَيَلَانًا وَمَخِيلَةً وَمَخَالَةً وَخَيْلُولَةً إِذَا ظَنَّهُ Ve bu, efʹâl-i kulûbdandır. Mütekellim-i müstakbelinde إِخَالُ denir hemzenin kesriyle ve lügat-ı rediyyede meftûh olur. Şârihin beyânına göre kesri lügat-ı Ṯâ΄iyye’dir, giderek elsinede kesîrü’l-istiʹmâl olmakla fasîh menzilinde oldu. Ve bu gayr-i kıyâs üzeredir.
اَلْخَيْلُ [el-ḣayl] (ḣâ’nın fethi ve yâ’nın sükûnuyla) Atlılar, fürsân maʹnâsına; minhu kavluhu taʹâlâ: ﴿وَاَجْلِبْ عَلَيْهِمْ بِخَيْلِكَ وَرَجِلِكَ﴾ (الإسراء، 64) أَيْ بِفُرْسَانِكَ وَرَجَّالَتِكَ Ve رَجَّالَةٌ [reccâlet] râ’nın fethi ve cîm’in teşdîdiyle رَاجِلٌ [râcil]in cemʹidir, yayalar maʹnâsına. Ve
خَيْلٌ [ḣayl] Kezâlik atlar maʹnâsına da gelir.
Sitemizde detaylı hızlı ve kolay arama ekranı