ež-žubâḩ ~ اَلذُّبَاحُ

Kamus-ı Muhit - الذباح maddesi

اَلذُّبَاحُ [ež-žubâḩ] (غُرَابٌ [ġurâb] vezninde) Semmiyyetli bir nebât adıdır. Ve bir vecaʹ ismidir ki boğazda hâdis olur, ke-mâ se-yuzkeru.

اَلذَّبْحُ [ež-žebḩ] (žâl’ın fethi ve bâ’nın sükûnuyla) ve

اَلذَّبَاحُ [ež-žebâḩ] (žâl’ın fethiyle) Yarmak maʹnâsınadır; yukâlu: ذَبَحَ الشَّيْءَ ذَبْحًا وَذَبَاحًا مِنَ الْبَابِ الثَّالِثِ إِذَا شَقَّهُ Asl maʹnâ-yı mevzûʹu budur. Ve bir nesneyi yarıp ayırmak maʹnâsına istiʹmâl olunur; yukâlu: ذَبَحَهُ إِذَا فَتَقَهُ Ve boğazlamak maʹnâsınadır; yukâlu: ذَبَحَ الشَّاةَ إِذَا نَحَرَهَا Ve bir kimsenin sakalı çenelerinde ve alt dudağının altında bitmeyip hemân eneği altında boğazına doğru bitip sarkık olursa: ذَبَحَتِ اللِّحْيَةُ فُلاَنًا derler, gûyâ ki lihye bıçak gibi yâhûd eser-i zebh gibi boğazında nâbit ve nümâyân olmuştur. O kimseye kursağından sakallı taʹbîr olunur. Mü΄ellifin burada فَهُوَ مَذْبُوحٌ بِهَا kavli bu maʹnâya müteʹalliktir, بِهَا zamîri لِحْيَةٌ [liḩyet]e râciʹdir. Ve

ذَبْحٌ [žebḩ] Boğmak maʹnâsına istiʹmâl olunur; yukâlu: ذَبَحَهُ إِذَا خَنَقَهُ Ve küp makûlesini yarıp delmek maʹnâsına müstaʹmeldir; yukâlu: ذَبَحَ الدَّنَّ إِذَا بَزَلَهُ

اَلذُّبَحَةُ [ež-žubeḩat] (žâl’ın zammıyla هُمَزَةٌ [humezet] vezninde) ve

اَلذِّبَحَةُ [ež-žibeḩat] (عِنَبَةٌ [ʹinebet] vezninde) ve

اَلذِّبْحَةُ [ež-žibḩat] (žâl’ın kesriyle كِسْرَةٌ [kisret] vezninde) ve

اَلذِّبَاحُ [ež-žibâḩ] (كِتَابٌ [kitâb] vezninde) ve

اَلذُّبَاحُ [ež-žubâḩ] (غُرَابٌ [ġurâb] vezninde ki bu tekrârdır) Boğazda hâdis olur bir vecaʹ adıdır, ʹalâ-kavlin baʹzı esbâb ʹârızasıyla mâddesi kandır ki boğazda müctemiʹ olmakla boğaz şişip ʹalîli hunk ve ihlâk eder. Ve bu خُنَاقٌ [ḣunâḵ] envâʹından hunâk-ı kelbîdedikleridir.

اَلذُّبَّاحُ [ež-žubbâḩ] (رُمَّانٌ [rummân] vezninde) Ayak parmaklarının iç yüzlerinde ʹârız olan yarıklara denir ki pek elem verir. Ve bunda غُرَابٌ [ġurâb] vezninde lügattir.

Vankulu Lugatı - الذباح maddesi

اَلذُّبَّاحُ [ež-žubbâḩ] (žâl’ın zammı ve bâ’nın teşdîdiyle) Şol yarıklardır ki ayakta olan parmakların iç yüzünde ola; ve minhu kavluhum: مَا دُونَهُ شَوْكَةٌ وَلَا ذُبَّاحٌ Yaʹnî “O nesnenin verâsında ne شَوْكٌ [şevk] var ve ne hod ذُبَّاحٌ [žubbâḩ] vardır.” Ve شَوْكٌ [şevk] diye dikene derler.

Sıradaki Maddeler

Arama ekranı

Sitemizde detaylı hızlı ve kolay arama ekranı