er-rihn ~ اَلرِّهْنُ

Kamus-ı Muhit - الرهن maddesi

اَلرِّهْنُ [er-rihn] (râ’nın kesriyle) Mâlı gereği gibi görüp gözetip tîmâr ve riʹâyetinde ihtimâm eden adama denir; yukâlu: هُوَ رِهْنُ مَالِهِ أَيْ إِزَاؤُهُ

اَلرَّهْنُ [er-rehn] (râ’nın fethi ve hâ’nın sükûnuyla) Bir kimseden istidâne yâhûd istiʹâre olunan nesnenin yerine vazʹ olunan şey΄e denir ki Fârisîde girev ve Türkîde tutu taʹbîr olunur. Ve bu fi’l-asl masdardır. Cemʹi رِهَانٌ [rihân] ve رُهُونٌ [ruhûn] ve رُهُنٌ [ruhun] gelir zammeteynle ve رَهِينٌ [rehîn] gelir, عَبْدٌ [ʹabd] ve عَبِيدٌ [ʹabîd] gibi; tekûlu: إِسْتَدَنْتُ مِنْهُ وَوَضَعْتُ كِتَابِي رَهْنًا وَهُوَ مَا وُضِعَ عِنْدَ النَّاسِ يَنُوبُ مَنَابَ مَا أُخِذَ مِنْهُ Ve

رَهْنٌ [rehn] Masdaran müstaʹmel olur ki aslı üzeredir, bir adamın yanına bir nesneyi tutu komak maʹnâsınadır; yukâlu: رَهَنَهُ الشَّيْءَ وَرَهَنَ عِنْدَهُ الشَّيْءَ رَهْنًا مِنَ الْبَابِ الثَّالِثِ إِذَا جَعَلَهُ رَهْنًا Ve habs eylemek maʹnâsınadır; tekûlu: رَهَنْتُهُ لِسَانِي أَيْ حَبَسْتُهُ وَلَا يُقَالُ أَرْهَنْتُهُ بِالْهَمْزَةِ Gûyâ ki lisânını o kimseye rehn eylemiştir ki murâd ondan keff-i lisân etmektir. Ve sâbit ve pâydâr olmak maʹnâsınadır; yukâlu: رَهَنَ بِالْمَكَانِ إِذَا ثَبَتَ Ve dâ΄im olmak maʹnâsınadır; yukâlu: رَهَنَ الشَّيْءُ إِذَا دَامَ Ve dâ΄im kılmak maʹnâsınadır; yukâlu: رَهَنَهُ إِذَا أَدَامَهُ

Vankulu Lugatı - الرهن maddesi

اَلرُّهُنُ [er-ruhun] (zammeteynle) Cemʹi, kezâlik Ebû ʹAmr b. el-ʹAlâ rivâyeti üzere ve Aḣfeş eyitti: رَهْنٌ [rehn]in cemʹiرُهُنٌ [ruhun] gelmek kabîhtir, zîrâ فَعْلٌ [faʹl] فُعُلٌ [fuʹul] üzere cemʹ olunmaz illâ kalîlen şâzzen nitekim سَقْفٌ [saḵf] ve سُقُفٌ [suḵuf] demişlerdir. Ve Aḣfeş eyitti: رُهُنٌ [ruhun] zammeteynle muhtemeldir ki رِهَانٌ [rihân]ın cemʹi ola ki o رَهْنٌ [rehn]in cemʹidir, فِرَاشٌ [firâş]la فُرُشٌ [furuş] gibi. Ve

رَهْنٌ [rehn] Bir nesneyi rehn komağa dahi derler.

اَلرَّهْنُ [er-rehn] (râ’nın fethi ve hâ’nın sükûnuyla) Tutu ki maʹrûftur.

Sıradaki Maddeler

Arama ekranı

Sitemizde detaylı hızlı ve kolay arama ekranı