اَلرِّهْلُ [er-rihl] (râ’nın kesriyle) Şol yufka buluta denir ki rutûbet taḣyîl eyleye.
اَلرَّهَلُ [er-rehel] (fethateynle) Gövdenin eti sölpük ve muztarib olmak maʹnâsınadır; yukâlu: رَهِلَ لَحْمُهُ رَهَلًا مِنَ الْبَابِ الرَّابِعِ إِذَا اضْطَرَبَ وَاسْتَرْخَى Ve gövdenin eti kabarıp kabalanmak maʹnâsınadır ki semirip şişman olmaktan ʹibârettir yâhûd ʹilletsiz şişkin olmak maʹnâsınadır; yukâlu: رَهِلَ لَحْمُهُ إِذَا انْتَفَخَ أَوْ وَرِمَ مِنْ غَيْرِ دَاءٍ Ve
رَهَلٌ [rehel] Vilâdet ʹakibinde zuhûr eden son dedikleri sarı suya denir.
اَلرَّهْلُ [er-rehl] (râ’nın fethi ve hâ’nın kesriyle) Sıfat-ı mezbûre üzere olan at; yukâlu: فَرَسٌ رَهْلُ الصَّدْرِ
اَلرَّهَلُ [er-rehel] (fethateynle) Bir kimsenin eti sölpük olup yürürken hareket etmek; yukâlu: رَهِلَ لَحْمُهُ مِنَ الْبَابِ الرَّابِعِ
Sitemizde detaylı hızlı ve kolay arama ekranı