es-sevâ ~ اَلسَّوَى

Kamus-ı Muhit - السوى maddesi

اَلسَّوَى [es-sevâ] (عَصَا [ʹaṡâ] vezninde) Doğru ve kasd maʹnâsınadır; tekûlu: قَصَدْتُ سَوَاهُ أَيْ قَصَدْتُ قَصْدَهُ

اَلسُّوَى [es-suvâ] (هُدَى [hudâ] vezninde) سَوَاءٌ [sevâ΄] kelimesinden فُعْلَى [fuʹlâ]dır, حُبْلَى [ḩublâ] vezninde; ve minhu kavluhu taʹâlâ: ﴿مِنْ أَصْحَابِ الصِّرَاطِ السُّوَى﴾ وَهُوَ فُعْلَى مِنَ السَّوَاءِ وَعَلَى تَلْيِينِ السُّوئَى وَالْإِبْدَالِ Kavl-i evvele göre سُوئَى kelimesinden ki سَيَّئَةٌ maʹnâsınadır, muhaffef olur.

اَلسِّوَى [es-sivâ] (sîn’in kesri ve zammı ve elifin kasrıyla) Bunlar da سَوَاءٌ [sevâ΄] gibi عَدْلٌ [ʹadl] ve وَسَطٌ [vasat] ve غَيْرُ [ġayr] maʹnâlarınadır. Ve berâber ve müstevî maʹnâsınadır, سَوَاءٌ [sevâ΄] gibi; ve minhu yukâlu: مَرَرْتُ بِرَجُلٍ سَوَاءٍ كَمَا ذُكِرَ وَسِوَاءٍ بِكَسْرِ السِّينِ وَالْمَدِّ وَسِوًى بِالْكَسْرِ وَسُوًى بِالضَّمِّ وَالْعَدَمُ أَيْ مُسْتَوٍ وُجُودُهُ وَعَدَمُهُ Şârih der ki bunlar masdariyyet üzere mansûblardır, إِسْتِوَاءُ هَوُ وَعَدَمُهُ sebkindedir. Ve sıfat olmak üzere merfûʹ olurlar ki مُسْتَوٍ te΄vîlinde olurlar. İntehâ. Ve kavluhu taʹâlâ: ﴿لَا نُخْلِفُهُ نَحْنُ وَلَا أَنْتَ مَكَانًا سُوًى﴾ اَلْآيَة قُرِئَ بِالْكَسْرِ وَالضَّمِّ أَيْ مَعْلَمًا وَتَقْدِيرُهُ ذَا مَعْلَمٍ Yaʹnî “Mîʹâdımız cümleye maʹlûm olacak ʹalâmetle maʹlem olan bir mekân olsun ki onda bizim sâhirlerimiz ile cemʹ olasız.” Şârih der ki gûyâ ki cümle beyninde مُسْتَوِي olmuş olur. Ve Râġib مُسْتَوٍ طَرَفَاهُ ʹibâretiyle tefsîr eyledi. Ve Keşşâfمَنْصَفًا بَيْنَنَا وَبَيْنَكَ ʹibâretiyle beyân eyledi ki iki tarafın mesâfesine nısf ve vasat olan mekân olur ki tarafeyne buʹd ve kurb cihetiyle mütefâvit olmaya.

Vankulu Lugatı - السوى maddesi

اَلسِّوَى [es-sivâ] (sîn’in kesri ve elifin kasrıyla) Kezâlik غَيْر maʹnâsına gelir. Ve Aḣfeş eyitti: سِوَى [sivâ΄] kaçan غَيْر maʹnâsına olsa yâhûd ʹadl maʹnâsına olsa onda üç lügat vardır: Eger sîn’i mazmûm yâhûd meksûr etsen elifi kasr edersin ikisinde dahi ve eger meftûh kılsan elifi medd edersin; tekûlu: مَكَانٌ سِوًى وَسُوًى وَسَوَاءٌ أَيْ عَدْلٌ وَوَسَطٌ فِيمَا بَيْنَ الْفَرِيقَيْنِ وَتَقُولُ مَرَرْتُ بِرَجُلٍ سُوَاكَ وَسِوَاكَ وَسَوَائِكَ أَيْ غَيْرِكَ وَتَقُولُ هُمَا فِي هَذَا الْأَمْرِ سَوَاءٌ وَإِنْ شِئْتَ قُلْتَ سَوَاءَانِ وَهُمْ سَوَاءٌ لِلْجَمِيعِ

Sıradaki Maddeler

Arama ekranı

Sitemizde detaylı hızlı ve kolay arama ekranı