اَلشِّمِرُّ [eş-şimirr] (فِلِزٌّ [filizz] vezninde) Şedîd ve düşvâr olan işe ıtlâk olunur, gûyâ ki ondan baldırlar sıvanır; yukâlu: شَرٌّ شِمِرٌّ أَيْ شَدِيدٌ
اَلشَّمْرُ [eş-şemr] (şîn’in fethi ve mîm’in sükûnuyla) Cidd ve hiddetle ʹalâ-kavlin hırâm ve reftâr ile mürûr eylemek maʹnâsınadır; yukâlu: شَمَرَ الرَّجُلُ شَمْرًا مِنَ الْبَابِ اْلأَوَّلِ إِذَا مَرَّ جَادًّا أَوْ مُخْتَالاً Ve bir nesneyi çekip büzmek maʹnâsınadır, yukâlu: شَمَرَ الشَّيْءَ إِذَا قَلَصَهُ Ve ağaçtan kesim vakti hurma kesmek maʹnâsınadır; yukâlu: شَمَرَ النَّخْلَ إِذَا صَرَمَهُ أَيْ صَرَمَ ثَمَرَتَهُ
اَلشِّمْرُ [eş-şimr] (şîn’in kesriyle) ve
اَلشِّمِّيرُ [eş-şimmîr] (سِكِّيتٌ [sikkît] vezninde) ve
اَلشَّمَّرِيُّ [eş-şemmeriyy] (şîn’in ve mîm-i müşeddedenin fethi ve yâ’nın şeddesiyle) ve
اَلشِّمِّرِيٌّ [eş-şimmiriyy] (kesreteynle) ve
اَلشُّمُّرِيُّ [eş-şummuriyy] (zammeteynle) ve
اَلشِّمَّرِيُّ [eş-şimmeriyy] (قِنَّبِيٌّ [ḵinnebiyy] vezninde) ve
اَلْمُشَمِّرُ [el-muşemmir] (مُحَدِّثٌ [muḩaddišamp;] vezninde) Takallübât-ı dehre ve tıbâʹ-ı umûr u mesâlihe tecribesi mesbûk kâr-dân ve kâr-güzâr adama ıtlâk olunur; yukâlu: رَجُلٌ شِمْرٌ وَشِمِّيرٌ وَشَمَّرِيٌّ وَشِمِّرِيٌّ وَشُمُّرِيٌّ وَشِمَّرِيٌّ وَمُشَمِّرٌ أَيْ مَاضٍ فِي الْأُمُورِ مُجَرَّبٌ
اَلشِّمِرُ [eş-şimir] (şîn’in ve mîm’in kesri ve râ’nın teşdîdiyle) Ziyâde yaramaz; yukâlu: شَرٌّ شِمِرٌّ أَيْ شَدِيدٌ
اَلشَّمْرُ [eş-şemr] (şîn’in fethi ve mîm’in sükûnuyla) Yürürken salınmak; yukâlu: مَرَّ فُلَانٌ يَشْمُرُ شَمْرًا مِنَ الْبَابِ الْأَوَّلِ
Sitemizde detaylı hızlı ve kolay arama ekranı