اَلشَّوْسُ [eş-şevs] (şîn’in fethi ve vâv’ın sükûnuyla) Ağzı misvâklamak maʹnâsınadır; yukâlu: شَاسَ فَاهُ بِالسِّوَاكِ يَشُوسُ شَوْسًا إِذَا شَاصَهُ
اَلشَّوَسُ [eş-şeves] (fethateynle) Kibr ve nahvetten yâhûd bir kimseye gayz ve gazabdan nâşî gözün kuyruğuyla bakmak, ʹalâ-kavlin gözü kıpıp küçülterek bakmak maʹnâsınadır; yukâlu: شَوِسَ الرَّجُلُ شَوَسًا مِنَ الْبَابِ الرَّابِعِ إِذَا نَظَرَ بِمُؤْخِرِ الْعَيْنِ تَكَبُّرًا أَوْ تَغَيُّظًا أَوْ صَغَّرَ الْعَيْنَ وَضَمَّ الْأَجْفَانَ لِلنَّظَرِ ve yukâlu: شَاسَ يَشَاسُ كَخَافَ يَخَافُ
اَلشُّوسُ [eş-şûs] (şîn’in zammıyla) Cemʹi.
اَلشَّوَسُ [eş-şeves] (fethateynle) Göz kuyruğuyla bakmak yâ tekebbürden ötürü yâhûd gazabdan ötürü.
Sitemizde detaylı hızlı ve kolay arama ekranı