اَلشُّوهَةُ [eş-şûhet] (şîn’in zammıyla) Iraklık, buʹd maʹnâsınadır.
اَلشَّوْهُ [eş-şevh] ve
اَلشَّوْهَةُ [eş-şevhet] (şîn’lerin fethi ve vâv’ların sükûnuyla) Yüz çirkin ve bed olmak maʹnâsınadır; yukâlu: شَاهَ وَجْهُهُ يَشُوهُ شَوْهًا وَشَوْهَةً إِذَا قَبُحَ Ve bir adamı belinletip korkutmak maʹnâsınadır, yukâlu: شَاهَ فُلَانًا إِذَا أَفْزَعَهُ Ve göz değirmek maʹnâsınadır; yukâlu: شَاهَ فُلَانًا إِذَا أَصَابَهُ بِالْعَيْنِ Ve hased eylemek maʹnâsınadır; yukâlu: شَاهَ فُلَانًا إِذَا حَسَدَهُ Ve bir nesneyi gönül pek hâhiş ve ârzû kılmak maʹnâsınadır; yukâlu: شَاهَتْ نَفْسُهُ إِلَى كَذَا أَيْ طَمَحَتْ
Sitemizde detaylı hızlı ve kolay arama ekranı