اَلطِّمْحُ [eṯ-ṯimḩ] ṯâ’nın kesriyle ki Ṡâḩib b. ʹAbbâd Muḩîṯ nâm kitâbında bir şecer ile tefsîr eylemiştir. Bunda savâb olan żâ΄ ve ḣâ-i muʹcemeteynle olmaktır.
اَلطَّمْحُ [eṯ-ṯamḩ] (لَمْحٌ [lemḩ] vezninde) ve
اَلطِّمَاحُ [eṯ-ṯimâḩ] (كِتَابٌ [kitâb] vezninde) ve
اَلطُّمُوحُ [eṯ-ṯumûḩ] (قُعُودٌ [ḵuʹûd] vezninde) Bir nesneye göz dike bakmak maʹnâsınadır; yukâlu: طَمَحَ بَصَرُهُ إِلَيْهِ طَمْحًا وَطِمَاحًا وَطُمُوحًا مِنَ الْبَابِ الثَّالِثِ إِذَا ارْتَفَعَ Ve bu bâ΄ harfiyle müteʹaddî olur ki bir kimse bir nesneyi gözünü kaldırıp dike bakmak maʹnâsına; yukâlu: طَمَحَ بِبَصَرِهِ إِلَيْهِ إِذَا اسْتَشْرَفَ لَهُ Ve hatun zevcine serkeşlik eylemek maʹnâsınadır; yukâlu: طَمَحَتِ الْمَرْأَةُ إِذَا جَمَحَتْ عَلَى زَوْجِهَا فَهِيَ طَامِحٌ Ve bir şey΄i alıp götürmek ve iletmek maʹnâsınadır; yukâlu: طَمَحَ بِهِ إِذَا ذَهَبَ بِهِ Ve bir şey΄in talebi husûsunda imʹân ve mübâlaga eylemek maʹnâsınadır; yukâlu: طَمَحَ فِي الطَّلَبِ إِذَا أَبْعَدَ فِيهِ
اَلطَّمَحُ [eṯ-ṯamaḩ] Bir nesneye gözü dike bakmak; yukâlu: طَمَحَ بَصَرُهُ إِلَى الشَّيْءِ أَيِ ارْتَفَعَ Ve طَمَحٌ [ṯamaḩ] baʹzılar eyitti: Bir nesneyi ziyâde taleb etmeğe dahi derler; yukâlu: طَمَحَ فُلَانٌ أَيْ أَبْعَدَ فِي الطَّلَبِ Ve efşân ederken bevlin havâya vermeğe dahi derler; yukâlu: طَمَحَ بَوْلَهُ إِذَا رَمَاهُ فِي الْهَوَاءِ
Sitemizde detaylı hızlı ve kolay arama ekranı