eṯ-ṯamel ~ اَلطَّمَلُ

Kamus-ı Muhit - الطمل maddesi

اَلطَّمَلُ [eṯ-ṯamel] (fethateynle) Bir nesneye bulaşmak maʹnâsınadır; yukâlu: طَمِلَ بِهِ طَمَلًا مِنَ الْبَابِ الرَّابِعِ إِذَا لَطَخَ بِهِ

اَلطِّمِلُّ [eṯ-ṯimill] (طِمِرٌّ [ṯimirr] vezninde) Hafiyyü’ş-şahs olan kavlak kurda denir.

اَلطَّمْلُ [eṯ-ṯaml] (حَمْلٌ [ḩaml] vezninde) Halk ve mahlûkun cümlesine denir; yukâlu: خَلَقَ اللهُ الطَّمْلَ وَهُوَ الْخَلْقُ كُلُّهُمْ Ve masdar olur, davarı ʹunf ve şiddetle sürmek maʹnâsınadır; yukâlu: طَمَلَ الْإِبِلَ طَمْلًا مِنَ الْبَابِ الْأَوَّلِ إِذَا سَاقَهَا عَنِيفًا Ve hasırı aralıklarına ip çekerek örmek maʹnâsınadır; yukâlu: طَمَلَ الْحَصِيرَ إِذَا رَمَلَهُ وَجَعَلَ فِيهِ الْخُيُوطَ Ve bezi koyu boyamak maʹnâsınadır; yukâlu: طَمَلَ الثَّوْبَ إِذَا أَشْبَعَ صِبْغَهُ Ve oklava ile ekmek hamurunu yayıp açmak maʹnâsınadır; yukâlu: طَمَلَ الْخُبْزَ إِذَا وَسَّعَهُ بِالْمِطْمَلَةِ Ve bulaştırmak maʹnâsınadır; yukâlu: طَمَلَ الدَّمُ السَّهْمَ إِذَا لَطَخَهُ وَكُلُّ مَا لُطِخَ بِدُهْنٍ أَوْ دَمٍ أَوْ قَارٍ وَشِبْهِ ذَلِكَ فَقَدْ طُمِلَ عَلَى الْمَجْهُولِ

Vankulu Lugatı - الطمل maddesi

اَلطَّمْلُ [eṯ-ṯaml] (ṯâ’nın kesri ve mîm’in sükûnuyla) Uğru, lıṡṡ maʹnâsına.

Sıradaki Maddeler

Arama ekranı

Sitemizde detaylı hızlı ve kolay arama ekranı