اَلطَّمَرُ [eṯ-ṯamer] (fethateynle) Bir ʹuzv şişip kabarmak maʹnâsınadır; yukâlu: طَمِرَتْ يَدُهُ طَمَرًا مِنَ الْبَابِ الرَّابِعِ إِذَا وَرِمَتْ
اَلطِّمْرُ [eṯ-ṯimr] (ṯâ’nın kesriyle) Eski sevbe, ʹalâ-kavlin yünden nesc olunmamış olan köhne ve yeprik ʹabâ ve kilim ve ihrâm makûlesine denir. Cemʹi أَطْمَارٌ [aṯmâr] gelir.
اَلطُّمَّرُ [eṯ-ṯummer] (سُكَّرٌ [sukker] vezninde) ve
اَلطِّمَّوْرُ [eṯ-ṯimmevr] (سِنَّوْرٌ [sinnevr] vezninde) Asl ve ʹunsur maʹnâsınadır.
اَلطِّمِرُّ [eṯ-ṯimirr] (فِلِزٌّ [filizz] vezninde) ve
اَلطِّمْرِرُ [eṯ-ṯimrir] (زِبْرِجٌ [zibric] vezninde) ve
اَلطِّمْرِيرُ [eṯ-ṯimrîr] (قِطْمِيرٌ [ḵiṯmîr] vezninde) ve
اَلْأُطْمُرُّ [el-uṯmurr] (أُرْدُنٌّ [urdunn] vezninde) Bunlar da soy ve yüğrük ata denir.
اَلطَّمْرُ [eṯ-ṯamr] (غَمْرٌ [ġamr] vezninde) Bir nesneyi zîr-i türâba defn eylemek maʹnâsınadır; yukâlu: طَمَرَ الشَّيْءَ طَمْرًا مِنَ الْبَابِ اْلأَوَّلِ إِذَا دَفَنَهُ Ve gizlemek maʹnâsınadır; yukâlu: طَمَرَهُ إِذَا خَبَأَهُ Ve
طَمْرٌ [ṯamr] ve
طُمُورٌ [ṯûmûr] ve
طِمَارٌ [ṯimâr] (كِتَابٌ [kitâb] vezninde) Aşağıya sıçramak, ʹalâ-kavlin yükseğe sıçramak maʹnâsınadır; yukâlu: طَمَرَ الرَّجُلُ طَمْرًا وَطُمُورًا وَطِمَارًا إِذَا وَثَبَ إِلَى أَسْفَلٍ أَوْ فِي السَّمَاءِ أَيْ الْعُلْوِ Ve
طَمْرٌ [ṯamr] مَطْمُورَةٌ [maṯmûret]i bir nesne ile doldurmak maʹnâsınadır; tekûlu: طَمَرْتُ الْمَطْمُورَةَ طَمْرًا إِذَا مَلَأْتَهَا Ve yara şişip kabarmak maʹnâsına müstaʹmeldir, gûyâ ki yukarı sıçramış olur; yukâlu: طَمَرَ الْجُرْحُ إِذَا انْتَفَخَ Ve diş ağrısı şiddetlenmek maʹnâsınadır; yukâlu: طُمِرَ الرَّجُلُ فِي ضِرْسِهِ عَلَى بِنَاءِ الْمَجْهُولِ إِذَا هَاجَ وَجَعُهُ Ve
طُمُورٌ [ṯumûr] Seyr ve seyâhat eylemek maʹnâsına müstaʹmeldir; yukâlu: طَمَرَ الرَّجُلُ طُمُورًا إِذَا ذَهَبَ فِي الْأَرْضِ
اَلطَّمِرُّ [eṯ-ṯamirr] (ṯâ’nın fethi ve mîm’in kesri ve râ’nın teşdîdiyle) Çâbük olan at; yukâlu: فَرَسٌ طَمِرٌّ أَيْ مُسْتَعِدٌّ لِلْوَثْبِ وَالْعَدْوِ Ve Ebû ʹUbeyde eyitti: طَمِرٌّ [ṯemirr] şol attır ki müşemmiru’l-halk ola yaʹnî eli ve ayağı kuru olup eti az ola.
اَلطَّمْرُ [eṯ-ṯamr] (ṯâ’nın fethi ve mîm’in sükûnuyla) Zikr olunan çukuru terike ile doldurmak; yukâlu: طَمَرْتُهَا مِنَ الْبَابِ الْأَوَّلِ أَيْ مَلَأْتُهَا
Sitemizde detaylı hızlı ve kolay arama ekranı