اَلْعَبْوَسُ [el-ʹabves] (جَرْوَلٌ [cervel] vezninde) Cemʹ-i kesîre denir.
اَلْعَبُوسُ [el-ʹabûs] (صَبُورٌ [ṡabûr] vezninde) ve
اَلْعَبَّاسُ [el-ʹabbâs] (شَدَّادٌ [şeddâd] vezninde) Bunlar da arslana ıtlâk olunur. Ve
عَبُوسٌ [ʹabûs] Şedîd ve kerîh ve nâ-hoş nesneye ıtlâk olunur ki şiddet ve kerâhetinden çehreler müteʹabbis olur; ve minhu kavluhu taʹâlâ ﴿يَوْمًا عَبُوسًا﴾ أَيْ كَرِيهًا تَعْبِسُ مِنْهُ الْوُجُوهُ
اَلْعَبْسُ [el-ʹabs] (ʹayn’ın fethi ve bâ’nın sükûnuyla) ve
اَلْعُبُوسُ [el-ʹubûs] (جُلُوسٌ [culûs] vezninde) Bî-huzûrluktan yüz burtulup ekşimek maʹnâsınadır; yukâlu: عَبَسَ وَجْهُهُ عَبْسًا وَعُبُوسًا مِنَ الْبَابِ الثَّانِي إِذَا كَلَحَ Şârih der ki عَبْسٌ [ʹabs] müteʹaddî olarak dahi müstaʹmeldir. Ve
عَبْسٌ [ʹabs] Bir nebât adıdır ki Fârisîde şâbânek denir yâhûd sîsenber dedikleridir, Mıṡrîler ona بُرْنُوفٌ [burnûf] derler. Müfredâtta şâbânek ve burnûf, it menekşesi dedikleri ve sîsenber, marsama dedikleri nebâtla müfesserdir. Ve
عَبْسٌ [ʹAbs] Bir dağın adıdır. Ve Necd ülkesinde Benû Esed diyârında bir su adıdır. Ve Kûfe’de bir mahalle adıdır. Ve ʹAbs b. Baġîḋ b. Reyšamp; bir kabîle pederidir. Ve ʹÂbis b. ʹAbs yâhûd ʹAbs b. ʹÂbis sahâbîdir.
اَلْعَبُوسُ [el-ʹabûs] (ʹayn’ın fethi ve bâ’nın zammı ve meddiyle) Şedîd olan gün; yukâlu: يَوْمٌ عَبُوسٌ
اَلْعُبُوسُ [el-ʹubûs] (zammeteynle) Yüz ekşitip bî-huzûrluk göstermektir; yukâlu: عَبَسَ الرَّجُلُ يَعْبِسُ عُبُوسًا مِنَ الْبَابِ الثَّانِي
Sitemizde detaylı hızlı ve kolay arama ekranı