Kamus-ı Muhit - العرن maddesi

اَلْعِرْنُ [el-ʹirn] (ʹayn’ın kesriyle) Bu dahi kavun ve karpuz râyihasına denir.

اَلْعَرِنُ [el-ʹarin] (كَتِفٌ [ketif] vezninde) Şol kimseye denir ki kumar oynayanların yanına mülâzemet eyleye, kumar kurbânından ekl edince kadar. Ve ʹAdiyy b. Umeyye eḋ-Ḋabbî yâhûd ʹUmeyr b. Cebel el-Becelî feresinin ismidir.

اَلْعَرْنُ [el-ʹarn] (قَرْنٌ [ḵarn] vezninde) Devenin burnuna burunduruk geçirmek maʹnâsınadır; yukâlu: عَرَنَ الْبَعِيرَ عَرْنًا مِنَ الْبَابِ الثَّانِي وَالْأَوَّلِ إِذَا وَضَعَ فِي أَنْفِهِ الْعِرَانَ Ve devenin burnu burunduruktan ağrımak maʹnâsınadır; yukâlu: عُرِنَ الْبَعِيرُ عَلَى الْمَجْهُولِ إِذَا شَكَى أَنْفَهُ مِنَ الْعِرَانِ Ve bir nesneyi idmân ve muʹtâd edinmek maʹnâsınadır; yukâlu: عَرَنَ عَلَى الشَّيْءِ عَرْنًا مِنَ الْبَابِ الْأَوَّلِ إِذَا مَرَنَ Ve okun temren geçecek yerine sinir sarmak maʹnâsınadır; yukâlu: عَرَنَ السَّهْمَ إِذَا رَصَّفَهُ

اَلْعَرَنُ [el-ʹaren] (fethateynle) ve

اَلْعُرْنَةُ [el-ʹurnet] (غُرْفَةٌ [ġurfet] vezninde) ve

اَلْعِرَانُ [el-ʹirân] (كِتَابٌ [kitâb] vezninde) Bıçılgan dedikleri ʹillete denir ki dâbbe kısmının ayaklarının enselerinde zuhûr eylemekle tüyleri gidip çatlaklar ve yaralar peydâ olur, ʹalâ-kavlin şol nasırdır ki at kısmının bilekçelerinde hâdis olur. Bu at kısmının inciğinde olan mühre olacaktır; yukâlu: فِي رِجْلِ الْفَرَسِ عَرَنٌ وَعُرْنَةٌ وَعِرَانٌ وَهُوَ دَاءٌ يَأْخُذُ فِي آخِرِ رِجْلِ الدَّابَّةِ يُذْهِبُ الشَّعْرَ وَيُشَقِّقُ فِي أَيْدِيهَا وَأَرْجُلِهَا أَوْ جُسُوَّةٌ تَحْدُثُ فِي رُسْغِ رِجْلِهِ

Vankulu Lugatı - العرن maddesi

اَلْعَرْنُ [el-ʹarn] (ʹayn’ın fethi ve râ’nın sükûnuyla) Zikr olunan ağacı devenin burnuna geçirmek; tekûlu: عَرَنْتُ الْبَعِيرَ أَعْرُنُهُ عَرْنًا مِنَ الْبَابِ الْأَوَّلِ

اَلْعَرَنُ [el-ʹaren] (fethateynle) Şol marazdır ki davarın bileğinden yukarı art cânibinde vâkiʹ olup cirâhatler ve yarıklar olur; yukâlu: عَرِنَتْ رِجْلُ الدَّابَّةِ مِنَ الْبَابِ الرَّابِعِ Ve

عَرَنٌ [ʹaren] Devenin boynuna ʹârız olur bir marazdır ki onu kaşımadan hâlî olmaz ve gâh olur bir ağacın dibine çöküp muttasıl o ağaçla kaşınır.