el-ʹafaṡ ~ اَلْعَفَصُ

Kamus-ı Muhit - العفص maddesi

اَلْعَفَصُ [el-ʹafaṡ] (fethateynle) İnsânın burnu kıvrık olmak maʹnâsınadır; yukâlu: فِي أَنْفِهِ عَفَصٌ أَيِ الْتِوَاءٌ

اَلْعَفِصُ [el-ʹafiṡ] (كَتِفٌ [ketif] vezninde) Taʹmı kekre olan şey΄e denir; yukâlu: شَيْءٌ عَفِصٌ أَيْ بِهِ عُفُوصَةٌ أَيِ الْمَرَارَةُ وَالْقَبْضُ

اَلْعَفْصُ [el-ʹafṡ] (ʹayn’ın fethi ve fâ’nın sükûnuyla) Maʹlûmdur ki mazıya denir, mürekkebciler ve debbâglar havâyicindendir, ʹalâ-kavlin bellût cinsinden bir şecerdir ki bir sene bellût ve bir sene عَفْصٌ [ʹafṡ] verir. Ve işbu عَفْصٌ [ʹafṡ] kelimesi müvelleddir, ʹalâ-ḵavlin ʹArabiyy-i sahîhtir. Ve zikr olunan mazı edviyedendir, tabîʹati kâbız ve müceffef ve baştan münsabb olan mâddeleri redd edip zaʹf ve rehâvet târî olan aʹzâyı şedd ve takviyette nâfiʹ ve sirke içre menkûʹu şaʹrı müsevviddir. Ve

عَفْصٌ [ʹafṡ] Masdar olur, bir nesneyi yerinden koparmak maʹnâsınadır; yukâlu: عَفَصَ الشَّيْءَ عَفْصًا مِنَ الْبَابِ الثَّانِي إِذَا قَلَعَهُ Ve güreşçi hasmını zebûn eylemek maʹnâsınadır; yukâlu: عَفَصَ فُلاَنًا إِذَا أَثْخَنَهُ فِي الصِّرَاعِ Ve bir kimsenin elini burup çevirmek maʹnâsınadır; yukâlu: عَفَصَ يَدَهُ إِذَا لَوَّاهَا Ve cimâʹ maʹnâsınadır; yukâlu: عَفَصَ جَارِيَتَهُ إِذَا جَامَعَهَا Ve şişenin ağzına deri geçirip sarmak maʹnâsınadır; yukâlu: عَفَصَ الْقَارُورَةَ إِذَا شَدَّ عَلَيْهِ الْعِفَاصَ Ve bir nesneyi iki kat eğmek maʹnâsınadır; yukâlu: عَفَصَ الشَّيْءَ إِذَا ثَنَاهُ وَعَطَفَهُ

Vankulu Lugatı - العفص maddesi

اَلْعَفِصُ [el-ʹafiṡ] (ʹayn’ın fethi ve fâ’nın kesriyle) Şol taʹâmdır ki ağzı büze yaʹnî münkabız kıla.

اَلْعَفْصُ [el-ʹafṡ] (ʹayn’ın fethi ve fâ’nın sükûnuyla) Şîşenin ağzın berkitmek; tekûlu: عَفَصْتُ الْقَارُورَةَ إِذَا شَدَدْتَ عَلَيْهَا الْعِفَاصَ Ve

عَفْصٌ [ʹafṡ] Mâzûya dahi derler ki merkebciler ve debbâglar havâyicindendir; müvelleddir, kelâm-ı ehl-i bâdiyeden değildir.

Sıradaki Maddeler

Arama ekranı

Sitemizde detaylı hızlı ve kolay arama ekranı