اَلْعَفْوَةُ [el-ʹafvet] (تَمْرَةٌ [temret] vezninde) Diyete denir, hûn-bahâ maʹnâsına; evliyâ-yı maktûlden onunla gûyâ ki ʹafv hâsıl olur; yukâlu: أَعْطَى لَهُ عَفْوَةً أَيْ دِيَةً Ve
عَفْوَةُ الْقِدْرِ [ʹafvetu’l-ḵidr] (ʹayn’ın harekât-ı selâsıyla) Tencerenin kaynarken yüzüne gelen kefine ve köpüğüne denir.
اَلْعِفْوَةُ [el-ʹifvet] (ʹayn’ın kesri ve fâ’nın sükûnuyla) Bir kimsenin sâfîsi ve hâlisi; yukâlu: ذَهَبَتْ عِفْوَةُ هَذَا النَّبْتِ أَيْ لِينُهُ وَخَيْرُهُ وَأَكَلْتُ عِفْوَةَ الطَّعَامِ وَالشَّرَابِ أَيْ خِيَارَهُ
اَلْعَفْوَةُ [el-ʹafvet] (ʹayn’ın fethi ve fâ’nın sükûnuyla) Mü΄ennesi, dişi merkeb yavrusu maʹnâsına. Ve
عَفْوٌ [ʹafv] Mâlın nafakadan ziyâde olanına dahi derler; yukâlu: أَعْطَيْتُهُ عَفْوَ الْمَالِ أَيْ بِغَيْرِ مَسْأَلَةٍ Ve nüsah-ı Ḵâmûs’ta أَعْطَيْتُهُ عَفْوَ الْمَالِ بِغَيْرِ مَسْأَلَةٍ vâkiʹ olmuştur harf-i tefsîrsiz ve tefsîrin dahi vechi zâhirdir, zîrâ nafakadan fazla olan mâl yaʹnî infâk için ihtiyâc olunmayan mâl ʹâdeten taleb olunmaz.
Sitemizde detaylı hızlı ve kolay arama ekranı