اَلْعِقُّ [el-ʹiḵḵ] (ʹayn’ın kesriyle) Bu dahi yerde olan derin çukura denir; yukâlu: وَقَعَ فِي الْعَقَّةِ وَالْعِقِّ أَيِ الْحُفْرَةِ الْعَمِيقَةِ فِي الْأَرْضِ
اَلْعُقُّ [el-ʹuḵḵ] ve
اَلْعُقَاقُ [el-ʹuḵâḵ] (ʹayn’ların zammıyla) Acı suya denir; yukâlu: مَاءٌ عُقٌّ وَعُقَاقٌ أَيْ مُرٌّ
اَلْعَقُّ [el-ʹaḵḵ] (ʹayn’ın fethi ve ḵâf’ın teşdîdiyle) Yarmak maʹnâsınadır; yukâlu: عَقَّهُ عَقًّا مِنَ الْبَابِ اْلأَوَّلِ إِذَا شَقَّهُ Ve mevlûdun halk-ı şaʹrında عَقِيقَةٌ [ʹaḵîḵat] kesmek maʹnâsınadır; yukâlu: عَقَّ عَنِ الْمَوْلُودِ إِذَا ذَبَحَ عَنْهُ Ve havâya doğru ok atmak maʹnâsınadır ki zikr olundu; yukâlu: عَقَّ بِالسَّهْمِ إِذَا رَمَى بِهِ نَحْوَ السَّمَاءِ Ve
عَقٌّ [ʹaḵḵ] Sıfat olur, ke-mâ se-yuzkeru.
اَلْعَّقُّ [el-ʹaḵḵ] (ʹayn’ın fethiyle) Kumda olan yarık. Ve kumda olan harkın da ismidir. Ve
عُقٌّ [ʹuḵḵ] Acı suya dahi derler, قُعٌّ [ḵuʹʹ] gibi.
اَلْعَقُّ [el-ʹaḵḵ] (ʹayn’ın fethi ile) Gök cânibine ok atmak; yukâlu: عَقَّ بِالسَّهْمِ مِنَ الْبَابِ الْأَوَّلِ إِذَا رَمَى بِهِ نَحْوَ السَّمَاءِ Ve bunun vechi budur ki zamân-ı câhiliyyette bir kabîlede kan olsa gök cânibine ok atarlar imiş, eger zikr olunan ok pâk inerse diyete râzî olup diyet üzere sulh ederler imiş ve eger kana bulaşmış inerse قَوَدٌ [ḵaved]den gayrıya râzî olmazlar imiş. Ve
عَقٌّ [ʹaḵḵ] Doğan oğlan için haftasında davar boğazlamağa derler; yukâlu: عَقَّ عَنْ وَلَدِهِ يَعُقُّ عَقًّا مِنَ الْبَابِ الْأَوَّلِ أَيْضًا Ve kezâlik veledi ibtidâ tırâş etmeğe dahi derler.
Sitemizde detaylı hızlı ve kolay arama ekranı