اَلْغَيْرُ [el-ġayr] (سَيْرٌ [seyr] vezninde) تَغْيِيرٌ [taġyîr] ve تَغَيُّرٌ [teġayyur]den ismdir. Ve
غَيْرٌ [ġayr] Masdar olur, diyet vermek maʹnâsına; yukâlu: غَارَهُ يَغِيرُهُ غَيْرًا إِذَا وَدَاهُ
اَلْغِيَرُ [el-ġiyer] (عِنَبٌ [ʹineb] vezninde) تَغْيِيرٌ [taġyîr]den ismdir, bozmağa ve bozulmağa denir; ve minhu: اَلدَّهْرُ ذُو غِيَرٍ أَيْ ذُو أَحْدَاثٍ مُغَيَّرَةٍ Kâle’ş-şârih ve fi’n-Nihâye: وَفِي حَدِيثِ الْإِسْتِسْقَاءِ ḣمَنْ يَكْفُرِ اللهَ يَلْقَ الْغِيَرَḢ أَيْ تَغَيُّرَ الْحَالِ وَانْتِقَالَهَا عَنِ الصَّلاَحِ إِلَى الْفَسَادِ وَالْغِيَرُ اَلْإِسْمُ مِنْ قَوْلِكَ غَيَّرْتُ الشَّيْءَ فَتَغَيَّرَ
اَلْغُيُرُ [el-ġuyur] (zammeteynle) غَيُورٌ [ġayûr]un cemʹi.
اَلْغَيْرُ [el-ġayr] ve
اَلْغَيْرَةُ [el-ġayret] (ġayn’ın fethi ve yâ’nın sükûnuyla) Masdarlardır, bir kimse ʹırzına halel verir yerden ihtirâz etmek maʹnâsına; yukâlu: غَارَ الرَّجُل عَلَى أَهْلِهِ يَغَارُ غَيْرًا وَغَيْرَةً مِنَ الْبَابِ الرَّابِعِ
اَلْغِيَرُ [el-ġiyer] (ġayn’ın kesri ve yâ’nın fethiyle) غِيرَةٌ [ġîret] kelimesinin cemʹidir. Ve baʹzılar eyitti: غِيَرٌ [ġiyer] yâ’nın fethiyle vâhiddir, عِنَبٌ [ʹineb] gibi; cemʹi اَلْأَغْيَارُ [el-aġyâr]dır, hemzenin fethiyle.
Sitemizde detaylı hızlı ve kolay arama ekranı