el-ḵaşf ~ اَلْقَشْفُ

Kamus-ı Muhit - القشف maddesi

اَلْقَشْفُ [el-ḵaşf] (ḵâf’ın fethi ve şîn’in sükûnuyla ve fethateynle) Vasf-ı merkûm üzere olan adama denir.

اَلْقَشِفُ [el-ḵaşif] (كَتِفٌ [ketif] vezninde) Şol adama denir ki çehresini güneş yâhûd fakr u fâka tagyîr eylemiş ola; yukâlu: رَجُلٌ قَشِفٌ إِذَا لَوَّحَتْهُ الشَّمْسُ أَوِ الْفَقْرُ فَتَغَيَّرَ

اَلْقَشَفُ [el-ḵaşef] (fethateynle) Bir adamın gövdesi dâ΄imâ kîrli pâslı murdâr ve mülevves olmaya denir. Her ne kadar tatahhur ve igtisâle ihtimâm ederse de bu hâlet baʹzı kimselerde halkî olur; yukâlu: قَشِفَ الرَّجُلُ قَشَفًا مِنَ الْبَابِ الرَّابِعِ إِذَا قَذِرَ جِلْدُهُ Ve bir adamın üstü başı eskili püskülü perîşân-kıyâfet olmak maʹnâsınadır; yukâlu: قَشِفَ فُلاَنٌ إِذَا رَثَّتْ هَيْئَتُهُ وَسَائَتْ حَالُهُ وَيُقَالُ فِيهِ قَشَفٌ Ve teng-maʹâş olmak maʹnâsınadır; yukâlu: قَشِفَ فُلاَنٌ إِذَا ضَاقَ عَيْشُهُ

Vankulu Lugatı - القشف maddesi

اَلْقَشِفُ [el-ḵaşif] (ḵâf’ın fethi ve şîn’in kesriyle) Şol kimsedir ki yüzünün rengin yanmış yâhûd fakr tagyîr eyleye.

اَلْقَشَفُ [el-ḵaşef] (fethateynle) Yüzün levni zikr olunan vech üzere mütegayyir olmak; yukâlu: أَصَابَهُمْ مِنَ الْعَيْشِ قَشَفٌ

Sıradaki Maddeler

Arama ekranı

Sitemizde detaylı hızlı ve kolay arama ekranı