el-ḵiṡâret ~ اَلْقِصَارَةُ

Kamus-ı Muhit - القصارة maddesi

اَلْقِصَارَةُ [el-ḵiṡâret] (كِتَابَةٌ [kitâbet] vezninde) Çırpıcılık hirfetine denir.

اَلْقَصْرُ [el-ḵaṡr] (حَصْرٌ [ḩaṡr] vezninde) ve

اَلْقِصَرُ [el-ḵiṡar] (عِنَبٌ [ʹineb] vezninde) ve

اَلْقَصَارَةُ [el-ḵaṡâret] (خَسَارَةٌ [ḣasâret] vezninde) Bir nesne kısa olmak maʹnâsınadır; yukâlu: قَصُرَ الشَّيْءُ قَصْرًا وَقِصَرًا وَقَصَارَةً مِنَ الْبَابِ الْخَامِسِ ضِدُّ طَالَ Şârih der ki عِنَبٌ [ʹineb] vezninde قِصَرٌ [ḵiṡar] ism dahi olur, kısalık maʹnâsına.

اَلْقُصَارَةُ [el-ḵuṡâret] (ثُمَامَةٌ [šamp;umâmet] vezninde) Bu dahi مَقْصُورَةٌ [maḵṡûret] dedikleri مَحْجَرَةٌ [maḩceret]e denir. Ve gılâl kalburlandıktan sonra kalburda kalan dâneye, ʹalâ-kavlin bir kerre dövüldükten sonra sünbülede bâkî kalmakla sonradan çıkan dâneye yâhûd dânenin üst kabuğuna denir. Şârih der ki meşhûru galle biçildikten sonra tarlada kalan sapına denir, Türkîde anız taʹbîr olunur. Ve

قُصَارَةُ الْأَرْضِ [ḵuṡâretu’l-arḋ] Şol tarla kıtʹasına denir ki mikdârı elli arşın dahi ziyâdece olup ve türâbı be-gâyet pâkîze ve münbit olmakla zî-kıymet ola.

Vankulu Lugatı - القصارة maddesi

اَلْقَصَّارَةُ [el-ḵaṡṡâret] (ḵâf’ın fethi ve ṡâd’ın teşdîdiyle) Bez ağartan kimse; قَصَرْتُ الثَّوْبَ den me΄hûzdur, nitekim mürûr etti.

اَلْقُصَارَةُ [el-ḵuṡâret] (ḵâf’ın zammıyla) Şol dânedir ki sünbüleden kalır harman yerinde.

Sıradaki Maddeler

Arama ekranı

Sitemizde detaylı hızlı ve kolay arama ekranı