الْقَضَأُ [el-ḵaḋa΄] (fethateynle) Tulum ve kırba çürüyüp yeprimekle eczâları münhal olup rîze rîze olarak sapır sapır dökülmek maʹnâsınadır, müddet-i medîde nem-nâk yerde kalmış sevb gibi; yukâlu: قَضِئَ السِّقَاءُ قَضَئًا مِنَ الْبَابِ الرَّابِعِ إِذَا فَسَدَ وَعَفِنَ وَتَهَافَتَ Ve göz ʹillet sebebiyle azıp tebâh olmakla kızarıp kapakları ve etrâfları sölpüyüp müsterhî olmak maʹnâsınadır ki şîl olmak taʹbîr olunur; yukâlu: قَضِئَتِ الْعَيْنُ إِذَا احْمَرَّتْ وَاسْتَرْخَتْ مَآقِيهَا وَفَسَدَتْ Ve ip ve urgan makûlesi eskiyip pâre pâre olmak yâhûd müddet-i medîde toprak altında medfûn kalmakla çürüyüp yeprimek maʹnâsınadır; yukâlu: قَضِئَ الْحَبْلُ إِذَا أَخْلَقَ وَتَقَطَّعَ أَوْ طَالَ دَفْنُهُ فِي الأَرْضِ فَتَهَتَّكَ Ve
قَضَأٌ [ḵaḋa΄] (fethateynle) ve
قَضَاءَةٌ [kaḋâ΄et] (سَحَابَةٌ [seḩâbet] vezninde) Bir kimsenin haseb ve nesebi fâsid ve maʹyûb olmak maʹnâsınadır; yukâlu: قَضِئَ حَسَبُهُ قَضَئًا وَقَضَاءَةً أَيْ فَسَدَ
اَلْقَضَأُ [el-ḵaḋa΄] (bi’l-fethateyni ve’l-ḵasr) Müteʹaffin olup bed-râyiha olmak; yukâlu: هِيَ قِرْبَةٌ قَضِيئَةٌ Ve bez kısmının dahi çok zamân yaş olup türlü durmakla fâsid olmasına da derler.
Sitemizde detaylı hızlı ve kolay arama ekranı