el-ḵuṯuf ~ اَلْقُطُفُ

Kamus-ı Muhit - القطف maddesi

اَلْقَطَفُ [el-ḵaṯaf] (fethateynle) ve

اَلْقَطَفَةُ [el-ḵaṯafet] (fetehâtla) Eser ve nişâna ıtlâk olunur. Ve سَرْمَقٌ [sermaḵ] dedikleri nebâta denir ki koyun sarmaşığı ve kara pazı taʹbîr olunur, Fârisîde ısfânâh-ı rûmî ve bir cins şecer-i cebelî ismidir ki ağacı be-gâyet sulb ve metîn olmakla ondan su meşkleri etrâfına halkalar ittihâz ederler.

اَلْقِطْفُ [el-ḵiṯf] (ḵâf’ın kesriyle) Salkıma denir, ʹunḵûd maʹnâsına. Ve derilmiş meyveye denir.

اَلْقَطْفُ [el-ḵaṯf] (عَطْفٌ [ʹaṯf] vezninde) Ağaçtan meyve dermek maʹnâsınadır; yukâlu: قَطَفَ الْعِنَبَ قَطْفًا مِنَ الْبَابِ الثَّانِي إِذَا جَنَاهُ Ve tırmalamak maʹnâsına müstaʹmeldir; yukâlu: قَطَفَ فُلاَنًا إِذَا خَدَشَهُ

Vankulu Lugatı - القطف maddesi

اَلْقُطُفُ [el-ḵuṯuf] (zammeteynle) Kezâlik cemʹi صَحِيفَةٌ [ṡaḩîfet] ile صُحُفٌ [ṡuḩuf] gibi gûyâ ki قَطِيفٌ [ḵaṯîf]in ve صَحِيفٌ [ṡaḩîf]in cemʹidir.

اَلْقِطْفُ [el-ḵiṯf] (ḵâf’ın kesriyle ve ṯâ’nın sükûnuyla) Salkım, عُنْقُودٌ [ʹunḵûd] maʹnâsına.

اَلْقَطْفُ [el-ḵaṯf] (ḵâf’ın fethi ve ṯâ’nın sükûnuyla) Üzüm kesmek; tekûlu: قَطَفْتُ الْعِنَبَ قَطْفًا مِنَ الْبَابِ الثَّانِي Ve

قَطْفٌ [ḵaṯf] Davar batî΄ olmağa da derler; yukâlu: قَطَفَ قَطْفًا Ve

قَطْفٌ [ḵaṯf] Bir ota dahi derler ki yaprağı enli olur. Ve ona lisân-ı Fârisîde şereng ve Türkîde sirken derler.

Sıradaki Maddeler

Arama ekranı

Sitemizde detaylı hızlı ve kolay arama ekranı