اَلْقَوِى [el-ḵavî] (عَمِي [ʹamî] vezninde) Katları muhtelif olan ipe denir; yukâlu: حَبْلٌ قَوٍ أَيْ مُخْتَلِفُ الْقُوَى
اَلْقَوَى [el-ḵavâ] (هَوَى [hevâ] vezninde) Açlığa denir, cûʹ maʹnâsınadır.
اَلْقُوَى [el-ḵuvâ] (ḵâf’ın zammıyla) هُدَى [hudâ] vezninde ki قُوَّةٌ [ḵuvvet]in cemʹidir, ʹakl ve hûşa ıtlâk olunur ki kuvvet-i kalbiyyeden ʹibârettir; yukâlu: لَهُ قُوَّةٌ شَدِيدَةٌ أَيْ عَقْلٌ Şârih der ki ehl-i hikmetin kuvâ-yı zâhire vü bâtıne taʹbîrâtı bundan me΄hûzdur. Ve
قُوَّةٌ [ḵuvvet] Katlanmış ip ve iplik makûlesinin katına denir; tekûlu: زِدْ قُوَّةً فِي قُوَّةِ الْحَبْلِ أَيْ طَاقًا
اَلْقَوَى [el-ḵavâ] (ḵâf’ın fethi ve elifin kasrıyla) Bi-maʹnâhu.
اَلْقُوَى [el-ḵuvâ] (ḵâf’ın zammı ve elifin kasrıyla) Cemʹi, ipin katları maʹnâsına. Ve
قُوَى [ḵuvâ] Mecmûʹ-ı bedende olan halka dahi derler; yukâlu: شَدِيدُ الْقُوَى أَيْ شَدِيدُ أَسْرِ الْخَلْقِ
Sitemizde detaylı hızlı ve kolay arama ekranı