el-kelf ~ اَلْكَلْفُ

Kamus-ı Muhit - الكلف maddesi

اَلْكَلْفُ [el-kelf] (kâf’ın fethi ve lâm’ın sükûnuyla) Sarıya mâ΄il karalığa denir; yukâlu: بِهِ كَلْفٌ أَيْ سَوَادٌ فِي صُفْرَةٍ

اَلْكُلْفُ [el-kulf] (kâf’ın zammıyla) أَكْلَفُ [eklef] ve كَلْفَاءُ [kelfâ΄] lafzlarından cemʹdir.

اَلْكِلْفُ [el-kilf] (kâf’ın kesriyle) ʹÂşık ve âşüfteye denir; yukâlu: هُوَ كِلْفُ فُلاَنَةٍ أَيْ عَاشِقُهَا

اَلْكَلَفُ [el-kelef] (fethateynle) Susam dânesi gibi câ-be-câ yüzde ʹârız olan nesnedir ki Türkîde sis ve çığıt taʹbîr olunur; yukâlu: بِوَجْهِهِ كَلَفٌ وَهُوَ شَيْءٌ يَعْلُو الْوَجْهَ كَالسِّمْسِمِ Ve kırmızı ile siyâh beyninde olan levne denir. Ve şol karamtık kızıllığa denir ki baʹzı kimsenin çehresinde ʹârız olur, benefsecî taʹbîr olunur; yukâlu: عَلاَ وَجْهَهُ الْكَلَفُ وَهُوَ حُمْرَةٌ كَدِرَةٌ تَعْلُو الْوَجْهَ Kütüb-i tıbbiyyede mezkûr olduğu üzere işbu كَلَفٌ [kelef] emrâz-ı cildiyyedendir, نَمَشٌ [nemeş] ve بَرَشٌ [bereş] gibi. Ve

كَلَفٌ [kelef] Masdar olur, bir kimseye ziyâdesiyle ʹaşk ve muhabbet eylemek maʹnâsına; yukâlu: كَلِفَ بِهِ كَلَفًا مِنَ الْبَابِ الرَّابِعِ إِذَا أُوِلِعَ بِهِ

Vankulu Lugatı - الكلف maddesi

اَلْكَلَفُ [el-kelef] (fethateynle) Bir nesnedir ki simsim dânesi gibi yüze ʹârız olur. Ve

كَلَفٌ [kelef] Şol levne derler ki kezâlik yüzde olur kırmızı ile siyâh beyninde ki ona بَنَفْسَجِيٌّ[benefseciyy] derler. Ve

كَلَفٌ [kelef] Bir nesneye harîs olmağa dahi derler; tekûlu: كَلِفْتُ بِهَذَا الْأَمْرِ مِنَ الْبَابِ الرَّابِعِ إِذَا أَوْلَعْتَ بِهِ

Sıradaki Maddeler

Arama ekranı

Sitemizde detaylı hızlı ve kolay arama ekranı