el-kunf ~ اَلْكُنْفُ

Kamus-ı Muhit - الكنف maddesi

اَلْكُنْفُ [el-kunf] (kâf’ın zammıyla) كَنُوفٌ [kenûf] lafzından ki zikr olundu, cemʹdir. Ve كَنِيفٌ [kenîf] lafzından cemʹ olur, أَمِيرٌ [emîr] vezninde.

اَلْكِنْفُ [el-kinf] (kâf’ın kesriyle) Çoban torbasına denir ki içine edevâtını vazʹ ve hıfz eder yâhûd tâcirin hırt mırt koyacakları zarfa denir.

اَلْكَنَفُ [el-kenef] (fethateynle) Hırz ve sitr ve penâh maʹnâsınadır; maʹnâ-yı âtîden me΄hûzdur; yukâlu: أَنْتَ فِي كَنَفِ اللهِ أَيْ فِي حِرْزِهِ وَسِتْرِهِ Ve cânib maʹnâsınadır; yukâlu: هُوَ فِي كَنَفِهِ أَيْ جَانِبِهِ Ve gölgeye denir; zıll maʹnâsına. Ve nâhiye maʹnâsınadır; yukâlu: هُوَ فِي كَنَفِ الْحِجَازِ أَيْ نَاحِيَتِهِ Ve

كَنَفُ الطَّائِرِ [kenefu’ṯ-ṯâ΄ir] Kuşun kanadına ıtlâk olunur; yukâlu: حَرَّكَ الطَّائِرُ كَنَفَيْهِ أَيْ جَنَاحَيْهِ

اَلْكَنْفُ [el-kenf] (kâf’ın fethi ve nûn’un sükûnuyla) Bir nesneyi ölçerken dolmuş ölçeğin kenârını dökülmesin diye elleriyle tutmak maʹnâsınadır; yukâlu: كَنَفَ الْكَيَّالُ كَنْفًا مِنَ الْبَابِ اْلأَوَّلِ إِذَا جَعَلَ يَدَيْهِ عَلَى رَأْسِ الْقَفِيزِ يُمْسِكُ بِهِمَا الطَّعَامَ Ve mevâşîye gece yatmak için ağıl çevirmek maʹnâsınadır; yukâlu: كَنَفَ الْبَعِيرَ وَالْغَنَمَ كَنْفًا مِنَ الْبَابِ اْلأَوَّلِ وَالثَّانِي إِذَا عَمِلَ لَهَا حَظِيرَةً يُؤْوِيهَا إِلَيْهَا Ve bir nesneden ʹudûl ve insirâf eylemek maʹnâsınadır; yukâlu: كَنَفَ عَنْهُ إِذَا عَدَلَ Ve bir nesneyi bir mahalde hıfz ve sıyânet eylemek maʹnâsınadır ki görüp gözetmek taʹbîr olunur; yukâlu: كَنَفَ الشَّيْءَ إِذَا صَانَهُ وَحَفِظَهُ وَحَاطَهُ Ve muʹâvenet ve yârî kılmak maʹnâsınadır; yukâlu: كَنَفَ فُلاَنًا إِذَا أَعَانَهُ Ve كَنِيفٌ [kenîf] edinmek maʹnâsınadır; yukâlu: كَنَفَ كَنِيفًا إِذَا اتَّخَذَهُ Ve hâneye كَنِيفٌ [kenîf] yapmak maʹnâsınadır; yukâlu: كَنَفَ الدَّارَ إِذَا جَعَلَ لَهَا كَنِيفًا

Vankulu Lugatı - الكنف maddesi

اَلْكِنْفُ [el-kinf] (kâf’ın kesri ve nûn’un sükûnuyla) Şol zarftır ki çoban onda âletin kor. Ve bunun tasgîriyle gelmiştir hadîs-i şerîfte ki “كُنَيْفٌ مُلِئَ عِلْمًا” buyurulmuştur.

اَلْكَنَفُ [el-kenef] (fethateynle) Cânib maʹnâsınadır. Ve

كَنَفُ الطَّائِرِ [kenefu’ṯ-ṯâ΄ir] Tuşun iki kanadı.

اَلْكَنْفُ [el-kenf] (kâf’ın fethi ve nûn’un sükûnuyla) Bir nesneyi ihâta edip saklamak; tekûlu: كَنَفْتُ الرَّجُلَ أَكْنُفُهُ مِنَ الْبَابِ الْأَوَّلِ إِذَا حُطْتَهُ وَصُنْتَهُ Ve حَوْطٌ [ḩavṯ] ḩâ-i mühmelenin fethiyle cemʹ maʹnâsınadır. Ve

كَنْفٌ [kenf] Deveye ağıl yapmağa dahi derler; yukâlu: كَنَفْتُ الْإِبِلَ أَكْنُفُ مِنَ الْبَابِ الْأَوَّلِ وَأَكْنِفُ مِنَ الْبَابِ الثَّانِي وَتَقُولُ كَنَفْتُ عَنِ الشَّيْءِ إِذَا عَدَلْتَ

Sıradaki Maddeler

Arama ekranı

Sitemizde detaylı hızlı ve kolay arama ekranı