اَلْكَوَبُ [el-keveb] (fethateynle) Bir adamın başı büyük olup boynu ince olmağa denir.
اَلْكَوْبُ [el-kevb] (صَوْبٌ [ṡavb] vezninde) Küple su içmek maʹnâsınadır; yukâlu: كَابَ الرَّجُلُ كَوْبًا مِنَ الْبَابِ اْلأَوَّلِ إِذَا شَرِبَ بِالْكُوبِ
اَلْكُوبُ [el-kûb] (kâf’ın zammıyla) Kulpu olmayan kûzeye yaʹnî destîye denir; ʹalâ-kavlin hortumu yaʹnî ibrîk gibi emziği olmayan destîye denir, Türkîde dahi küp denir. Cemʹi أَكْوَابٌ [ekvâb] gelir; yukâlu: لاَ يَزَالُ مَعَهُ كُوبُ الْخَمْرِ وَهُوَ كُوزٌ لاَ عُرْوَةَ لَهُ أَوْ لاَ خُرْطُومَ لَهُ
اَلْكُوبُ [el-kûb] Kûb dedikleri nesne ki içine sirke ve sâ΄ir me΄kûlât korlar ki bundan كُوزٌ لَا عُرْوَةَ لَهُ ile taʹbîr etmişlerdir, yaʹnî kulpu olmayan destî.
Sitemizde detaylı hızlı ve kolay arama ekranı