اَلْكَوْزُ [el-kevz] (جَوْزٌ [cevz] vezninde) Biriktirmek maʹnâsınadır; yukâlu: كَازَهُ يَكُوزُهُ كَوْزًا إِذَا جَمَعَهُ Ve bardakla su içmek maʹnâsınadır; yukâlu: كَازَ الرَّجُلُ إِذَا شَرِبَ بِالْكُوزِ
اَلْكُوزُ [el-kûz] (kâf’ın zammıyla) Maʹrûftur ki bardağa denir. Cemʹi أَكْوَازٌ [ekvâz] ve كِيزَانٌ [kîzân] ve كِوَزَةٌ [kivezet] gelir, أَعْوَادٌ [aʹvâd] ve عِيدَانٌ [ʹîdân] ve عِوَدَةٌ [ʹivedet] gibi. Ve
كُوزٌ [Kûz] Esmâdandır: Kûz b. Kaʹb, Benû Ḋabbe’den bir batndır. Ve Kûz b. ʹAlḵame ashâbdandır yâhûd bu كُرْزٌ [Kurz]dur. Ve
بَنُو كُوزٍ [Benû Kûz] Benî Esed’den bir batndır.
اَلْكُوزُ [el-kûz] (kâf’ın zammı ve meddiyle) Bardak ki onunla su içilir. Ve gâh olur ism-i recülde olur.
Sitemizde detaylı hızlı ve kolay arama ekranı