el-meriḣ ~ اَلْمَرِخُ

Kamus-ı Muhit - المرخ maddesi

اَلْمَرِخُ [el-meriḣ] (كَتِفٌ [ketif] vezninde) Yumuşak ağaca denir. Ve dühn ve tîbi çok sürünür olan adama denir; yukâlu: رَجُلٌ مَرِخٌ أَيْ كَثِيرُ اْلإِدِّهَانِ

اَلْمُرَّخُ [el-murraḣ] (سُكَّرٌ [sukker] vezninde) Hayvân kuyruğuna denir.

اَلْمَرْخُ [el-merḣ] (mîm’in fethi ve râ’nın sükûnuyla) Bir şecerdir ki serîʹü’l-verydir, yaʹnî çakmak gibi çakıldıkta hemân âteş çıkar. Maʹlûm ola ki bâdiye-i ʹArabda شَجَرُ الْعَفَارِ [şeceru’l-ʹafâr] derler bir ağaç vardır ve مَرْخٌ [merḣ] derler bir ağaç dahi vardır ki ʹArablar onlardan çakmak ittihâz ederler, مَرْخٌ [merḣ] çakmak demiri ve عَفَارٌ [ʹafâr] taşı menzilindedir; ve minhu kavluhu taʹâlâ: ﴿اَلَّذِي جَعَلَ لَكُمْ مِنَ الشَّجَرِ اْلأَخْضَرِ نَارًا﴾ الآية، Kâle’l-Beyḋâvî: “كَالْمَرْخِ وَالْعَفَارِ بِأَنْ يُسْحَقَ الْمَرْخُ عَلَى الْعَفَارِ وَهُمَا خَضْرَاوَانِ يَقْطُرُ مِنْهُمَا الْمَاءُ فَتَنْقَدِحُ النَّارُ فَسُبْحَانَ الْمَلِكِ الْقَادِرِ” Ve onlardan düzülen çakmağa, زَنْدٌ [zend] ve زَنْدَةٌ [zendet] derler, niteki bâbında meşrûhtur; ve minhu’l-mesel: “فِي كُلِّ شَجَرَةٍ نَارٌ وَاسْتَمْجَدَ الْمَرْخُ وَالْعَفَارُ” Ve

مَرْخٌ [merḣ] Masdar olur, latîfe ve mizâh eylemek maʹnâsınadır; yukâlu: مَرَخَهُ مَرْخًا مِنَ الْبَابِ الثَّالِثِ إِذَا مَزَحَهُ Ve bedeni مَرُوخٌ [merûḣ] sürerek ovuşturmak maʹnâsınadır; yukâlu: مَرَخَ جَسَدَهَ إِذَا دَهَنَهُ بِالْمَرُوخِ Ve

مَرْخٌ [Merḣ] Bir mevziʹ adıdır.

Vankulu Lugatı - المرخ maddesi

اَلْمَرْخُ [el-merḣ] (mîm’in fethi ve râ’nın sükûnuyla) Bir ağaçtır ki ondan od çıkması serîʹdir. Ve fi’l-meseli: “فِي كُلِّ شَجَرٍ نَارٌ وَاسْتَمْجَدَ الْمَرْخُ وَالْعَفَارُ” Ve عَفَارٌ [ʹafâr] ʹayn-ı mühmelenin fethiyle ve fâ΄ ile yukarıda olan ağaç, زَنْدٌ [zend] maʹnâsına. Ve مَرْخٌ [merḣ] aşağıda olan ağaçtır, زَنْدَةٌ [zendet] maʹnâsına. Ve

مَرْخٌ [merḣ] Bir nesneyi ovmağa da derler; yukâlu: مَرَخْتُ جَسَدِي بِالدُّهْنِ مَرْخًا مِنَ الْبَابِ الثَّالِثِ

Sıradaki Maddeler

Arama ekranı

Sitemizde detaylı hızlı ve kolay arama ekranı