اَلْمَسَكُ [el-mesek] (fethateynle) Boynuzdan ve bağadan ve fîl kemiğinden düzülmüş bileziklere ve halhâllara denir; müfredi مَسَكَةٌ [meseket]tir. Ve suyu içmeyip tutan pek yerlere ıtlâk olunur.
اَلْمَسْكُ [el-mesk] (mîm’in fethiyle) Deriye denir, cild maʹnâsına, ʹalâ-kavlin hâssaten kuzu derisine denir; cemʹi مُسُوكٌ [musûk]tur. Bir kıtʹasına مَسْكَةٌ [mesket] denir, تَمْرَةٌ [temret] vezninde ki ahasstır; ve tekûlu’l-ʹArab: “هُمْ فِي مُسُوكِ الثَّعَالِبِ” أَيْ مَذْعُورُونَ خَائِفُونَ Zîrâ tilki kısmı be-gâyet vehhâm ve endîşe-nâk olurlar. Ve deriye مَسْكٌ [mesk] ıtlâkı bedeni mâsik olduğuna mebnîdir. Ve
مَسْكٌ [mesk] Masdar olur, bir nesneyi salıvermemek vech üzere pek tutup zabt eylemek maʹnâsınadır; yukâlu: مَسَكَ بِهِ مَسْكًا مِنَ الْبَابِ اْلأَوَّلِ إِذَا احْتَبَسَ وَاعْتَصَمَ بِهِ
اَلْمِسْكُ [el-misk] (mîm’in kesriyle) Tîb-i maʹrûftur, bir mikdârına مِسْكَةٌ [misket] denir ki ahasstır; cemʹi مِسَكٌ [misek]tir, عِنَبٌ [ʹineb] vezninde. Kalbe takviyet ve sevdâvî olanlara şecâʹati mûris ve hafakâna ve emʹâda olan riyâh-ı galîzeye nâfiʹ ve semûma müfîd ve cimâʹı mukavvîdir. Ve şebboy yağıyla memzûcunu re΄s-i إِحْلِيلٌ [iḩlîl]e tılâ tahrîk-i kuvvet-i cimâʹiyyede ʹacîbü’l-eserdir. Şârihin beyânına göre muşk-i Fârisî muʹarrebidir; ʹArablar ona مَشْمُومٌ [meşmûm] ıtlâk ederler.
اَلْمِسِّيكُ [el-missîk] (سِكِّيتٌ [sikkît] vezninde) ve
اَلْمُسَكَةُ [el-museket] (هُمَزَةٌ [humezet] vezninde) ve
اَلْمُسُكُ [el-musuk] (عُنُقٌ [ʹunuḵ] vezninde) Bunlar da bahîl ve mümsik şahsa denir; yukâlu: رَجُلٌ مِسِّيكٍ وَمُسَكَةٌ وَمُسُكٌ أَيْ بَخِيلٌ Ve
مِسِّيكٌ [missîk] Çok su alan kırbaya ıtlâk olunur; yukâlu: سِقَاءٌ مِسِّيكٌ أَيْ كَثِيرُ الْأَخْذِ لِلْمَاءِ Ve
مُسَكَةٌ [museket] (هُمَزَةٌ [humezet] vezninde) Şol eli kuvvetli zûr-dest adama denir ki bir nesneyi tutup zabt eyledikte bir kimse onu elinden kurtarmağa kâdir olmaya; yukâlu: رَجُلٌ مُسَكَةٌ إِذَا أَمْسَكَ بِشَيْءٍ لَمْ يُقْدَرْ عَلَى تَخْلِيصِهِ مِنْهُ Bunun cemʹi مُسَكٌ [musek]tir, صُرَدٌ [ṡurad] vezninde.
اَلْمُسَكُ [el-musek] (mîm’in zammı ve sîn’in fethiyle) Cemʹi, bahîller maʹnâsına.
اَلْمَسَكُ [el-mesek] (fethateynle) Şol bileziklerdir ki deniz bağası kemiğinden ve fîl kemiğinden olur.
اَلْمَسْكُ [el-mesk] (mîm’in fethi ve sîn’in sükûnuyla) Deri, cild maʹnâsına; ve minhu kavluhum: أَنَا فِي مَسْكِكَ إِنْ لَمْ أَفْعَلْ كَذَا وَكَذَا Yaʹnî sencileyin olayım.
اَلْمِسْكُ [el-misk] (mîm’in kesriyle) Tîb-i maʹruftur; Fârisî-i muʹarrebdir. Ve ʹArab tâ΄ifesi مِسْكٌ [misk]e مَشْمُومٌ [meşmûm] derler.
اَلْمُسُكُ [el-musuk] (zammeteynle) Kezâlik bahîl maʹnâsına.
Sitemizde detaylı hızlı ve kolay arama ekranı