اَلْمَلاَذُ [el-melâž] (مَكَانٌ [mekân] vezninde) ve
اَلْمِلْوَذَةُ [el-milvežet] Mîm’in kesriyle ki âlet menziline tenzîl olunmuştur, حِصْنٌ [ḩiṡn] ve مَعْقِلٌ [maʹḵil]e ıtlâk olunur ki ilticâ olunacak mahall-i metînden ʹibârettir, kalʹa ve hisâr ve sarp cibâl gibi.
اَلْمَلاَّذُ [el-mellâž] (شَدَّادٌ [şeddâd] vezninde) Ekser yârân-i zamâne gibi lâf-zen ve mutasanniʹ, ülfeti suverî, vaʹdi mevhûm, hukûk ve muhabbeti fevka’l-hulkûm olan şahsa denir; yukâlu: رَجُلٌ مَلاَّذُ أَيْ مُطَرْمِذٌ مُتَصَنِّعٌ لاَ تَصِحُّ مَوَدَّتُهُ Öylesi şahsa Rûm-meşreb taʹbîr olunur. Ve
مَلاَّذٌ [mellâž] Cüst ve çâlâk hayvâna denir; yukâlu: ذِئْبٌ مَلاَّذٌ أَيْ خَفِيفٌ سَرِيعٌ
اَلْمَلَّاذُ [el-mellâž] (mîm’in fethi ve lâm’ın teşdîdiyle) Şol lâf vurup yalan söyleyen kimsedir ki kelimâtı ola ve fiʹli vücûda gelmeye.
Sitemizde detaylı hızlı ve kolay arama ekranı