el-mevḵiʹ ~ اَلْمَوْقِعُ

Kamus-ı Muhit - الموقع maddesi

اَلْمُوَقِّعُ [el-muvaḵḵiʹ] (مُحَدِّثٌ [muḩaddišamp;] vezninde) Yürürken yere yapça yapça basan adama denir; yukâlu: رَجُلٌ مُوَقِّعٌ أَيِ الْخَفِيفُ الْوَطْءِ

اَلْمُوَقَّعُ [el-muvaḵḵaʹ] (مُعَظَّمٌ [muʹażżam] vezninde) Belâyâ΄ ve şedâyid uğramış adama denir; yukâlu: رَجُلٌ مُوَقَّعٌ إِذَا كَانَ قَدْ أَصَابَتْهُ الْبَلاَيَا Ve meslûk-ı ʹâmme olmakla çok çiğnenmiş olan yola ıtlâk olunur; yukâlu: طَرِيقٌ مُوَقَّعٌ أَيْ مُذَلَّلٌ Ve sırtında yağır ve cıdav yerleri kesîr olan deveye denir; yukâlu: بَعِيرٌ مُوَقَّعٌ إِذَا كَثُرَتْ آثَارُ الدَّبَرِ عَلَيْهِ Ve bilenmiş keskin bıçağa denir; yukâlu: سِكِّينٌ مُوَقَّعٌ أَيْ مُحَدَّدٌ Ve çekiçle terkîk olunmuş namluya denir; yukâlu: نَصْلٌ مُوَقَّعٌ وَنِصَالٌ مُوَقَّعَةٌ أَيْ مَضْرُوبَةٌ بِالْمِيقَعَةِ

Vankulu Lugatı - الموقع maddesi

اَلْمَوْقِعُ [el-mevḵiʹ] (mîm’in fethi ve kezâlik ḵâf’ın kesriyle) Bir nesnenin mahalli; yukâlu: وَقَعَ الشَّيْءُ مَوْقِعَهُ

اَلْمُوَقَّعُ [el-muvaḵḵaʹ] (mîm’in zammı ve ḵâf’ın fethi ve teşdîdiyle) Basılmış yol, tarîk-i müzellel maʹnâsına. Ve

مُوَقَّعٌ [muvaḵḵaʹ] Şol kimseye derler ki ona belâlar erişmiş ola; yukâlu: رَجُلٌ مُوَقَّعٌ وَكَذَا بَعِيرٌ مُوَقَّعٌ Ve

مُوَقَّعٌ [muvaḵḵaʹ] Şol kılıca derler ki bilenmiş ve yüzü açılmış ola. Ve

مُوَقَّعُ الظَّهْرِ [muvaḵḵaʹu’ż-żahr] Şol deveye derler ki arkasında yağırı çok ola; yukâlu: إِنَّهُ لَمُوَقَّعُ الظَّهْرِ

Sıradaki Maddeler

Arama ekranı

Sitemizde detaylı hızlı ve kolay arama ekranı