el-heḋab ~ اَلْهَضَبُ

Kamus-ı Muhit - الهضب maddesi

اَلْهِضَبُّ [el-hiḋabb] (هِجَفٌّ [hiceff] vezninde) Pek terleğen olan ata denir, kesîrü’l-ʹarak maʹnâsına. Ve sulb ve şedîd olan ata denir.

اَلْهَضْبُ [el-haḋb] (ḋâd-ı muʹceme ile ضَرْبٌ [ḋarb] vezninde) Bulut yağmur yağdırmak maʹnâsınadır; yukâlu: هَضَبَتِ السَّمَاءُ هَضْبًا مِنَ الْبَابِ الثَّانِي إِذَا مَطَرَتْ Ve künd ve kâhil, göden dâbbe gibi ağır ağır yürümek maʹnâsınadır; yukâlu: هَضَبَ الرَّجُلُ إِذَا مَشَى مَشْيَ الْبَلِيدِ Ve söze girişip dalmak maʹnâsına istiʹmâl olunur; yukâlu: هَضَبَ فِي الْحَدِيثِ إِذَا أَفَاضَ

Vankulu Lugatı - الهضب maddesi

اَلْهَضَبُ [el-heḋab] (hâ’nın ve ḋâd’ın fethiyle) هَاضِبٌ [hâḋib]in cemʹidir, تَابِعٌ [tâbiʹ]in cemʹi تَبَعٌ [tebaʹ] ve بَاعِدٌ [bâ΄id]in بَعَدٌ [beʹad] geldiği gibi. Ve هَاضِبٌ [hâḋib] yağmur maʹnâsınadır.

اَلْهِضَبُ [el-hiḋab] (hâ’nın kesriyle ve ḋâd’ın fethiyle) هَضْبَةٌ [haḋbet]in cemʹi.

اَلْهِضَبُّ [el-hiḋabb] (hâ’nın kesri ve ḋâd’ın fethiyle ve bâ’nın teşdîdiyle هِجَفٌّ [hiceff] gibi) Şol ata derler ki ziyâde terlegen ola. Ve هِجَفٌّ [hiceff] ahmak olan kimseye de derler.

اَلْهَضْبُ [el-haḋb] Yağmur yağmak. Ve sözü katı katı söyleşmek; yukâlu: هَضَبَ الْقَوْمُ فِي الْحَدِيثِ مِنَ الْبَابِ الثَّانِي أَيْضًا أَيِ ارْتَفَعَتْ أَصْوَاتُهُمْ يُقَالُ هَضَبَتْهُمُ السَّمَاءُ مِنَ الْبَابِ الثَّانِي أَيْ مَطَرَتْهُمْ

Sıradaki Maddeler

Arama ekranı

Sitemizde detaylı hızlı ve kolay arama ekranı