اَلْهَقَعُ [el-heḵaʹ] (fethateynle) Nâka ziyâdesiyle buğursamakla şiddetinden yıkılıp düşmek maʹnâsınadır; yukâlu: هَقِعَتِ النَّاقَةُ هَقَعًا مِنَ الْبَابِ الرَّابِعِ إِذَا وَقَعَتْ مِنْ شِدَّةِ الضَّبَعِ
اَلْهَقِعُ [el-heḵiʹ] (كَتِفٌ [ketif] vezninde) Harîs adama denir; yukâlu: رَجُلٌ هَقِعٌ أَيْ حَرِيصٌ
اَلْهَقْعُ [el-haḵʹ] (نَقْعٌ [naḵʹ] vezninde) Ata dâg basmak maʹnâsınadır ki murâd هَقْعَةٌ [haḵʹat] dediği yere basmaktır; yukâlu: هَقَعَ الْفَرَسَ هَقْعًا مِنَ الْبَابِ الثَّالِثِ إِذَا كَوَاهُ
Sitemizde detaylı hızlı ve kolay arama ekranı