el-heḵiʹat ~ اَلْهَقِعَةُ

Kamus-ı Muhit - الهقعة maddesi

اَلْهَقِعَةُ [el-heḵiʹat] (فَرِحَةٌ [feriḩat] vezninde) Sıfat-ı mezbûre üzere olan nâkaya denir.

اَلْهُقَعَةُ [el-huḵaʹat] (هُمَزَةٌ [humezet] vezninde) Şol kimseye denir ki mecliste doğru oturmayıp ekserî yan gelip söykenerek oturur ola; yukâlu: رَجُلٌ هُقَعَةٌ أَيْ مُكْثِرٌ مِنَ الْإِتِّكَاءِ وَالْإِضْطِجَاعِ بَيْنَ الْقَوْمِ

اَلْهَقْعَةُ [el-haḵʹat] (hâ’nın fethi ve ḵâf’ın sükûnuyla) Baʹzı atın göğsünün arkurusunda olan dâ΄ire tarzında tüyden nişâna denir ki yelek taʹbîr olunur, ʹalâ-kavlin râkibin ökçesi dokunan yerinde olur ki böğründe olmuş olur, ʹArab fârisleri onunla teşe΄΄üm ederler. Ve ʹalâ-re΄yin baʹzı atın sol yanında vâkiʹ beyâz lemʹaya denir; yukâlu: لاَ تَسِمِ الْهَقْعَةَ وَهِيَ دَائِرَةٌ بِعُرْضِ زَوْرِ الْفَرَسِ أَوْ بِحَيْثُ تُصِيبُ رِجْلَ الْفَارِسِ يُتَشَاءَمُ بِهِ أَوْ لُمْعَةُ بَيَاضٍ فِي جَنْبِهِ الْأَيْسَرِ Ve

هَقْعَةُ [haḵʹat] Menâzil-i kamerden bir menzil adıdır ki Cevzâ΄ sûretinin omuzlarından yukarı saç ayağı şeklinde üç kevkebden ʹibârettir, fecr ile berâber tulûʹ eylediği hengâmda harr-ı havâ müştedd olur.

Vankulu Lugatı - الهقعة maddesi

اَلْهُقَعَةُ [el-huḵaʹat] (hâ’nın zammı ve ḵâf’ın fethiyle هُمَزَة [humezet] vezni üzere) Şol kimsedir ki halk içinde dayanması ve yanı üzerine yatması çok ola.

اَلْهَقْعَةُ [el-haḵʹat] (hâ’nın fethi ve ḵâf’ın sükûnuyla) Şol dâ΄iredir ki atın göğsü cânibinde ola. Ve bu makûle dâ΄ire kerîh ʹadd olunur; yukâlu: اَلْمَهْقُوعُ لَا يَسْبِقُ أَبَدًا Yaʹnî zikr olunan ʹalâmeti olan at aslâ ileri geçmez. Ve

هَقْعَةٌ [Haḵʹat] Kezâlik üç berrak yıldızdır ki birbirine karîbdir. Ve onlar re΄s-i cevzâdır ki kamer ona nüzûl eder.

Sıradaki Maddeler

Arama ekranı

Sitemizde detaylı hızlı ve kolay arama ekranı