el-veḵâyet ~ اَلْوَقَايَةُ

Kamus-ı Muhit - الوقاية maddesi

اَلْوَقْيُ [el-vaḵy] (vâv’ın fethi ve ḵâf’ın sükûnuyla) ve

اَلْوِقَايَةُ [el-viḵâyet] (كِتَابَةٌ [kitâbet] vezninde) ve

اَلْوَاقِيَةُ [el-vâḵiyet] (لَاغِيَةُ [lâġiyet] vezninde) Bir nesneyi sakınmak hıfz ve sıyânet maʹnâsınadır; yukâlu: وَقَاهُ يَقِيهِ وَقْيًا وَوِقَايَةً وَوَاقِيَةً إِذَا صَانَهُ ve tekûlu’l-ʹArab: قِ عَلَى ظَلْعِكَ أَيِ الْزَمْهُ وَارْبَعْ عَلَيْهِ أَوْ أَصْلِحْ أَوَّلًا أَمْرَكَ فَتَقُولُ قَدْ وَقَيْتُ وَقْيًا وَوُقِيًّا Yaʹnî ʹArablar قِ عَلَى ظَلْعِكَ derler ki وِقَايَةٌ [viḵâyet]ten emr-i hâzırdır, “Ayağın aksaklığına bakıp ʹuhdenden hâric harekâttan nefsini sıyânet kıl” demektir ki murâd kendi ʹaybını sakın, beyne’n-nâs maʹyûblukla müştehir olma demektir yâhûd “İbtidâ sen kendi maslahatını hıfz ve ıslâh edip baʹdehu gayrın umûru gâ΄ilesine meşgûl olasın” demektir. Bu meselin işbâʹ üzere tafsîli “ظ،ل،ع” ve “ر،ق،ق” mâddelerinde mürûr eyledi. Ve

وَقْيٌ [vaḵy] ve

وُقِيٌّ [vuḵiyy] (عُتِيٌّ [ʹutiyy] vezninde) Bir işi ıslâh eylemek maʹnâsınadır; tekûlu: وَقَيْتُ الْأَمْرَ وَقْيًا وَوُقِيًّا إِذَا أَصْلَحْتَهُ Ve

وُقِيٌّ [vuḵiyy] Davar yalın yürümekten ayağı taşırkamak maʹnâsınadır; yukâlu: وَقِيَ الْفَرَسُ مِنَ الْحَفَا وُقِيًّا بِمَعْنَى وَجِيَ كَمَا يُقَالُ وَقِيَ مِنَ الْحَفَا وَقًا مِنَ الْبَابِ الرَّابِعِ

Vankulu Lugatı - الوقاية maddesi

اَلْوَقَايَةُ [el-veḵâyet] (vâv’ın fethiyle) Bi-maʹnâhâ,lügatun fîhâ.

اَلْوِقَايَةُ [el-viḵâyet] (vâv’ın kesriyle) Saklamak. Ve

وِقَايَةٌ [viḵâyet] Nisâ tâ΄ifesi başa örttükleri nesneye dahi derler, mindîl maʹnâsına.

Sıradaki Maddeler

Arama ekranı

Sitemizde detaylı hızlı ve kolay arama ekranı