Nuşûr ~ نُشُورُ

Kamus-ı Muhit - نشور maddesi

نُشُورُ [Nuşûr] (ظُهُورٌ [żuhûr] vezninde) Dînever kazâsında bir karye adıdır.

اَلنَّشْرُ [en-neşr] (حَشْرٌ [ḩaşr] vezninde) Râyiha-i tayyibeye denir. ʹAlâ-kavlin eʹamdır ve ʹalâ-re΄yin nisvân kısmı uyuduktan sonra zuhûr eden ağzının ve yanlarının râyihasına denir. Ve bu yayılmak maʹnâsından me΄hûzdur. Ve

نَشْرٌ [neşr] ve

نُشُورٌ [nuşûr] (ظُهُورٌ [żuhûr] vezninde) Masdar olur, meyyiti ihyâ eylemek maʹnâsınadır. Ve bu maʹnâda lâzım olurlar, dirilmek, hayât maʹnâsına; yukâlu: نَشَرَ اللهُ الْمَوْتَى فَنَشَرُوا نَشْرًا وَنُشُورًا مِنَ الْبَابِ اْلأَوَّلِ أَيْ أَحْيَاهُمْ فَحَيُوا Ve

نَشْرٌ [neşr] Şol çayıra ıtlâk olunur ki yerinde kurumuş olup ʹakib-i sayfta yağmur sebebiyle tâzelenip yeşermiş ola; sonradan hayât bulduğu sebebiyle. Ve

نَشْرٌ [neşr] Ağacın yaprağı her tarafa dağılmak maʹnâsınadır; yukâlu: نَشَرَتْ أَوْرَاقُ الشَّجَرِ بِمَعْنَى انْتَشَرَتْ Ve ağaç yapraklanmak maʹnâsınadır; yukâlu: نَشَرَ الشَّجَرُ إِذَا أَوْرَقَ Ve uyuz olmak maʹnâsınadır; yukâlu: نَشَرَ نَشْرُهُ أَيْ جَرَبُهُ Ve câme makûlesi nesneyi yayıp açmak maʹnâsınadır ki طَيٌّ [ṯayy] mukâbilidir; yukâlu: نَشَرَ الثَّوْبَ وَنَحْوَهُ إِذَا بَسَطَهُ Ve ağaç yonmak maʹnâsınadır; yukâlu: نَشَرَ الْخَشَبَ إِذَا نَحَتَهُ Ve dağıtmak maʹnâsınadır; yukâlu: نَشَرَ الشَّيْءَ إِذَا فَرَّقَهُ Ve

نَشْرٌ [neşr] Şol perâkende kavm ve cemâʹate ıtlâk olunur ki bir ser-gerdenin zîr-i cemʹ ü zabtında olmaya. Bunda fethateynle de lügattir. Ve burada نَشْرٌ [neşr], مَنْشُورٌ [menşûr] maʹnâsınadır; yukâlu: جَاءَ الْقَوْمُ نَشْرًا وَنَشَرًا أَيْ مُتَفَرِّقِينَ لاَ يَجْمَعُهُمْ رَئِيسٌ Ve

نَشْرٌ [neşr] Nebât bitmeğe başlamak maʹnâsına müstaʹmeldir ki hayâtıdır; yukâlu: مَا أَحْسَنَ نَشْرَ النَّبْتِ أَيْ بَدْءَ نَبَاتِهَا Ve bir haberi fâş ve şâyiʹ kılmak maʹnâsına müstaʹmeldir; yukâlu: نَشَرَ الْخَبَرَ نَشْرًا مِنَ الْبَابِ الثَّانِي وَالْأَوَّلِ إِذَا أَذَاعَهُ Ve

نَشْرٌ [Neşr] Esâmîdendir. Muḩammed b. Neşr muhaddisîndendir ki ondan Leyšamp; b. Ebî Suleym rivâyet-i hadîs eyledi. Ve

نَشْرٌ [neşr] Bulutlu günde yel esmek maʹnâsınadır ki bulutu neşr eder; yukâlu: نَشَرَتِ الرِّيحُ إِذَا هَبَّتْ يَوْمَ غَيْمٍ Ve mecnûna yâhûd hastaya rukye ve efsûn eylemek maʹnâsınadır ki ʹilletini neşr ve izâle eder; yukâlu: نَشَرَ عَنِ الْمَجْنُونِ وَالْمَرِيضِ إِذَا رَقَاهُ Ve

نُشُورٌ [nuşûr] Yere yağmur yağmakla nebât bitirmek maʹnâsınadır; yukâlu: نَشَرَتِ الْأَرْضُ نُشُورًا إِذَا أَصَابَهَا الرَّبِيعُ فَأَنْبَتَتْ

Sıradaki Maddeler

Arama ekranı

Sitemizde detaylı hızlı ve kolay arama ekranı