اَلتَّرَزُ [et-terez] (fethateynle) Su buz kesip donmak maʹnâsınadır; yukâlu: تَرِزَ الْمَاءُ تَرَزًا مِنَ الْبَابِ الرَّابِعِ إِذَا جَمَدَ Ve bir ʹilletten nâşî devenin kuyruğu tüyleri bütün dökülüp kavlamak maʹnâsınadır; yukâlu: تَرِزَتْ أَذْنَابُ الْإِبِلِ إِذَا ذَهَبَتْ شُعُورُهَا مِنْ دَاءٍ أَصَابَهَا
اَلتَّرْزُ [et-terz] (غَرْزٌ [ġarz] vezninde) تَارِزٌ [târiz]-i mezkûrdan masdardır; yukâlu: تَرَزَ الشَّيْءُ وَالرَّجُلُ وَتَرِزَ تَرْزًا مِنَ الْبَابِ الثَّانِي وَالرَّابِعِ إِذَا يَبِسَ وَمَاتَ Ve acıkmak maʹnâsınadır; yukâlu: تَرَزَ الرَّجُلُ إِذَا جَاعَ Ve yere çalmak maʹnâsınadır; yukâlu: تَرَزَهُ إِذَا صَرَعَهُ Ve koyun ve keçi kısmı kırağı taʹbîr olunan rutûbetli çayır otlamakla içerisi pârelenmek maʹnâsınadır; yukâlu: تَرَزَتِ الْغَنَمُ إِذَا أَكَلَ حَشِيشًا فِيهِ النَّدَى فَتَقَطِّعَ أَجْوَافُهَا
Sitemizde detaylı hızlı ve kolay arama ekranı