el-cennet ~ اَلْجَنَّةُ

Kamus-ı Muhit - الجنة maddesi

اَلْجَنَّةُ [el-cennet] (cîm’in fethiyle) Hurmâ ve sâ΄ir eşcârı müştemil bâgçeye denir, eşcâr ve zılâliyle arzı setr eylediği için; cemʹi جِنَانٌ [cinân]dır, كِتَابٌ [kitâb] vezninde; tekûlu: دَخَلْنَا الْجَنَّةَ وَهِيَ حَدِيقَةٌ ذَاتُ النَّخْلِ وَالشَّجَرِ

اَلْجُنَّةُ [el-cunnet] (cîm’in zammıyla) Bir nesneyi setr ve vikâye eden şey΄e denir; yukâlu: هُوَ جُنَّةٌ لَهُ أَيْ يَقِيهِ Ve şol makreme ve mendil makûlesine denir ki nisvân onunla sırtından mâ-ʹadâ önünü ve ensesini ve yüzünü ve göğsünün iki yanlarını bürüyüp örterler ve بُرْقُعٌ [burḵuʹ] gibi onda iki gözlük olur.

اَلْجِنَّةُ [el-cinnet] (cîm’in kesriyle) Cinn sınfının tâ΄ife ve cemâʹatine denir; yukâlu: هُوَ مِنَ الْجِنَّةِ أَيْ مِنْ طَائِفَةِ الْجِنِّ Pes جِنٌّ [cinn] lafzından ahass olur, tâ΄ vahdet-i cinsiyyeye dâll olur. Ve

جِنَّةٌ [cinnet] جُنُونٌ [cunûn]dan ism olur, delilik maʹnâsına; yukâlu: بِهِ جِنَّةٌ أَيْ جُنُونٌ Ve

جِنَّةٌ [cinnet] جِنٌّ [cinn] gibi, melâ΄ikeye ıtlâk olunur.

Vankulu Lugatı - الجنة maddesi

اَلْجَنَّةُ [el-cennet] (cîm’in fethi ile) Bostân.

اَلْجُنَّةُ [el-cunnet] (cîm’in zammı ve nûn’un teşdîdiyle) Şol silâhtır ki onunla bedeni setr ederler. Bu taʹbîrden zâhir olan budur ki جُنَّةٌ [cunnet] kalkandan eʹamm ola, hâlâ ki baʹzı muhtasarâtta جُنَّةٌ [cunnet] kalkandır denmiştir. Ve

جُنَّةٌ [cunnet] Mutlakan perdeye dahi derler.

اَلْجِنَّةُ [el-cinnet] (cîm’in kesriyle) جِنٌّ [cinn] maʹnâsınadır; minhu kavluhu taʹâlâ: ﴿مِنَ الْجِنَّةِ وَالنَّاسِ﴾ (الناس، 6) Ve

جِنَّةٌ [cinnet] Dîvâne olmağa dahi derler, جُنُونٌ [cunûn] maʹnâsına. Ve

جِنَّةٌ [cinnet] İsm dahi gelir, dîvânelik maʹnâsına; ism ve masdar sûret-i vâhide üzere gelmiştir; minhu kavluhu taʹâlâ: ﴿أَمْ بِهِ جِنَّةٌ﴾ (سبأ، 8)

Sıradaki Maddeler

Arama ekranı

Sitemizde detaylı hızlı ve kolay arama ekranı