اَلْحُمُولُ [el-ḩumûl] (ḩâ’nın zammıyla) حِمْلٌ [ḩiml] kelimesinin ki kesr ve fethledir, cemʹidir, hevdeclere ʹalâ-kavlin hevdec çatılmış develere denir; yukâlu: مَرَّتِ الْحُمُولُ أَيِ الْهَوَادِجُ أَوِ الْإِبِلُ عَلَيْهِ الْهَوَادِجُ
اَلْحَمُولُ [el-ḩamûl] (صَبُورٌ [ṡabûr] vezninde) Mübâlagadır, ağır yük ve çok yük götürene denir. Ve halîm ve havsala-dâr adama ıtlâk olunur; yukâlu: رَجُلٌ حَمُولٌ أَيْ ذُو حِلْمٍ ke-mâ zukire.
اَلْحُمُولُ [el-ḩumûl] (zammeteynle bilâ-hâ΄) Şol develerdir ki onun üzerinde mihaffeler ola, gerek o mihaffeler içinde nisâ olsun gerek olmasın, Ebû Zeyd rivâyeti üzere.
اَلْحَمُولُ [el-ḩamûl] (ḩâ’nın fethi ve mîm’in zammı ve meddiyle) Şol devedir ki üzerine yük vururlar. Ve kezâlik bir davardır ki kabîle ona yük vurur, gerek hımâr gerek gayrı ona حَمُولَةٌ [ḩamûlet] derler gerek üzerinde yük olsun, gerek olmasın. Ve sîga-i فَعُولٌ [faʹûl] ki bi-maʹnâ مَفْعُولٌ [mefʹûl] ola, ona hâ΄-i te΄nîs dâhil olur.
Sitemizde detaylı hızlı ve kolay arama ekranı