اَلْحَمِيُّ [el-ḩamiyy] (غَنِيٌّ [ġaniyy] vezninde) Muzırr nesnelerden perhîz ettirilmiş hastaya denir; yukâlu: مَرِيضٌ حَمِيٌّ أَيْ مَمْنُوعٌ مِمَّا يَضُرُّهُ Ve mutlakan korunmuş nesneye denir. Ve aslâ bir kimsenin zulm ve şetmini ve evzâʹ-ı bâridesini muhtemil olmayan ebiyyü’n-nefs adama denir; yukâlu: رَجُلٌ حَمِيٌّ أَيْ لَا يَحْتَمِلُ الضَّيْمَ
اَلْحَمْيُ [el-ḩamy] (ḩâ’nın fethi ve mîm’in sükûnuyla) ve
اَلْحُمِيُّ [el-ḩumiyy] (عُتِيٌّ [ʹutiyy] vezninde) ve
اَلْحُمُوُّ [el-ḩumuvv] (سُمُوٌّ [sumuvv] vezninde) Pek kızgın olmak maʹnâsınadır; yukâlu: حَمِيَتِ الشَّمْسُ حَمْيًا وَحُمِيًّا وَحُمُوًّا إِذَا اشْتَدَّ حَرُّهَا Ve
حَمْيٌ [ḩamy] ve
حُمُوٌّ [ḩumuvv] (سُمُوٌّ [sumuvv] vezninde) Bir nesne âteşte kızmak maʹnâsınadır; yukâlu: حَمِيَ الْمِسْمَارُ حَمْيًا وَحُمُوًّا إِذَا سَخُنَ
اَلْحِمَايَةُ [el-ḩimâyet] (كِتَابَةٌ [kitâbet] vezninde) ve
اَلْمَحْمِيَةُ [el-maḩmiyet] (مَنْزِلَةٌ [menzilet] vezninde) Bir nesneden mü΄ziyâtı menʹ ile hıfz eylemek maʹnâsınadır ki korumak taʹbîr olunur; yukâlu: حَمَى الشَّيْءَ يَحْمِيهِ حَمْيًا وَحِمَايَةً وَمَحْمِيَةً إِذَا مَنَعَهُ وَدَفَعَ عَنْهُ Ve
حَمِيَّةٌ [ḩamiyyet] (غَنِيَّةٌ [ġaniyyet] vezninde) ve
حِمَايَةٌ [ḩimâyet] كِتَابَةٌ [kitâbet] vezninde) ve
حَمْوَةٌ [ḩamvet] (تَمْرَةٌ [temret] vezninde) Otlağı koruyup koru kılmak maʹnâsınadır; yukâlu: حَمَى الْحِمَى حَمْيًا وَحَمِيَّةً وَحِمَايَةً وَحَمْوَةً إِذَا مَنَعَهُ Ve hastaya muzırr nesnelerden perhîz ettirmek maʹnâsınadır; yukâlu: حَمَى الْمَرِيضَ مَا يَضُرُّهُ إِذَا مَنَعَهُ إِيَّاهُ Bunda iki mefʹûle müteʹaddîdir.
اَلْحَمْيُ [el-ḩamy] (ḩâ’nın fethi ve mîm’in sükûnuyla) Gün yâhûd tennûr ıssı olmak; tekûlu: حَمِيَ النَّهَارُ وَحَمِيَ التَّنُّورُ حَمْيًا مِنَ الْبَابِ الرَّابِعِ إِذَا اشْتَدَّ حَرُّهُ
Sitemizde detaylı hızlı ve kolay arama ekranı