el-ḩivaṯ ~ اَلْحِوَطُ

Kamus-ı Muhit - الحوط maddesi

اَلْحِوَطُ [el-ḩivaṯ] (عِنَبٌ [ʹineb] vezninde) Bir kimseye verilecek yâhûd hissesine ʹâ΄id olacak akçe eksildikte kendisiyle itmâm olunacak akçeye ıtlâk olunur; ve minhu tekûlu: هَلُمَّ حِوَطَ الدَّرَاهِمِ وَهُوَ مَا تُتَمُّ بِهِ الدَّرَاهِمُ إِذَا نَقَصَتْ

اَلْحَوْطُ [el-ḩavṯ] (ḩâ’nın fethi ve vâv’ın sükûnuyla) ve

اَلْحِيطَةُ [el-ḩîṯat] ve

اَلْحِيَاطَةُ [el-ḩiyâṯat] (ḩâ’ların kesriyle) Bir nesneyi görüp gözetip sakınmak maʹnâsınadır; yukâlu: حَاطَهُ يَحُوطُهُ حَوْطًا وَحِيطَةً وَحِيَاطَةً إِذَا حَفِظَهُ وَصَانَهُ وَتَعَهَّدَهُ Ve merkeb ve sâ΄ir hayvân sarkmış âletini içeri çekmek maʹnâsına müstaʹmeldir; yukâlu: حَاطَ الْحِمَارُ عَانَتَهُ إِذَا جَمَعَهَا Ve

حَوْطٌ [ḩavṯ] Şol kaytana ve rişteye denir ki siyâh ve kırmızıdan örülüp ʹavretler ona boncuk dizip ve ortasına gümüşten çenber ve şemse edip isâbet-i ʹayn defʹi için bellerine bağlanırlar. Ve

حَوْطٌ [Ḩavṯ] Ḩimṡ kazâsında yâhûd Cebele kazâsında bir karye adıdır. Ve Secâḩ nâm mütenebbi΄enin mü΄ezzini olan Cenbe b. Ṯâriḵ nâm kimsenin ceddi ismidir. Ve Ḩavṯ el-ʹAbdî tabîʹindendir. Ve Ḩavṯ b. Yezîd ve Ḩavṯ b. Murre ve Ḩavṯ b. ʹAbdulʹuzzâ sahâbelerdir. Ve Ḵirvâş b. Ḩavṯ b. Ḵirvâş şuʹarâdandır ve pederini baʹzılar ashâbdan ʹadd eylediler. Ve Ḩavṯu’l-Ḩażâ΄ir, Nemir b. Ḵâsiṯ evlâdından bir kimsedir ki hadîste rivâyeti vardır. Ve tekûlu’l-ʹArab: “حَاطُونَا الْقَصَا” أَيْ تَبَاعَدُوا عَنَّا وَهُمْ حَوْلَنَا وَمَا كُنَّا بِالْبُعْدِ مِنْهُمْ لَوْ أَرَادُونَا Bu zikr olunan حَوْطٌ [ḩavṯ] ve حِيَاطَةٌ [ḩiyâṯat]tandır, yaʹnî “Bizim etrâfımızda iken bizden ırak dolaşıp kenâr çizdiler. Maʹa-hâzâ murâd etmiş olsalar biz kendilerinden baʹîd değil idik.” Bir kimseye bir hâdise isâbet edip dost ittihâz eyledikleri kimselerden muʹâvenet ümîd ederken aslâ mühimm eylemeyip yanımıza gelmediler ve iʹânetimizde bulunmadılar diyecek yerde îrâd olunur. Ve o kimseye istihzâ΄ vechiyle حَاطُوكَ الْقَصَا derler. قَصَا [ḵaṡâ], baʹîd maʹnâsınadır.

Vankulu Lugatı - الحوط maddesi

اَلْحَوْطُ [el-ḩavṯ] (ḩâ’nın fethi ve vâv’ın sükûnuyla) Kezâlik bi-maʹnâhâ; yukâlu: حَاطَهُ يَحُوطُهُ حَوْطًا وَحِيطَةً وَحِيَاطَةً إِذَا كَلَأَهُ وَرَعَاهُ Ve كَلَأٌ âhirinde hemze ile hıfz ve hirâset maʹnâsına gelir. Ve

حِيطَةٌ [ḩiṯât] Meyl ve merhamet maʹnâsına da gelir; tekûlu: مَعَ فُلَانٍ حِيطَةٌ لَكَ وَلَا تَقُلْ عَلَيْكَ Ve

حَوْطٌ [ḩavṯ] Har zekerin içeri çekmeğe dahi derler; tekûlu: اَلْحِمَارُ يَحُوطُ عَانَتَهُ أَيْ يَجْمَعُهَا

Sıradaki Maddeler

Arama ekranı

Sitemizde detaylı hızlı ve kolay arama ekranı