اَلْخَرَبُ [el-ḣareb] (fethateynle) Toy kuşunun erkeğine denir. Ve atın böğründe ürperip kabaran tüylere ve kıllara denir; ʹalâ-kavlin dirseğinin ortasında birbirine karışmış tüylere denir. Cemʹi أَخْرَابٌ [aḣrâb] gelir ve خِرَابٌ [ḣirâb] ve خِرْبَانٌ [ḣirbân] gelir ḣâ’ların kesriyle.
اَلْخَرْبُ [el-ḣarb] (ḣâ’nın fethi ve râ’nın sükûnuyla) Bu dahi iğne yurdusuna ve makʹad deliğine denir. Ve
خَرَبٌ [ḣareb] Masdar olur, bir kimsenin kulağı deliğine vurmak maʹnâsınadır; yukâlu: خَرَبَهُ خَرَبًا مِنَ الْبَابِ الثَّانِي اِذَا ضَرَبَ خُرْبَتَهُ Ve bir nesneyi delmek yâhûd yarmak maʹnâsınadır; yukâlu: خَرَبَ الشَّيْءَ اِذَا ثَقَبَهُ أَوْ شَقَّهُ Ve uğru olmak maʹnâsınadır; yukâlu: خَرَبَ فُلاَنٌ اِذَا صَارَ لِصًّا Ve harâb eylemek maʹnâsınadır; yukâlu: خَرَبَ الدَّارَ بِمَعْنَى خَرَّبَهَا Ve
خَرَبٌ [ḣareb] Bir nesneyi hırsızlamak maʹnâsınadır; ke-mâ se-yuzkeru.
اَلْخُرْبُ [el-ḣurb] (ḣâ’nın zammıyla) ve
اَلْخَرَّابَةُ [el-ḣarrâbet] (ḣâ’nın fethi ve zammı ve râ’nın teşdîdiyle) Bunlar da iğne yurdusuna denir ve makʹad deliğine denir. Ve
خُرْبٌ [ḣurb] (ḣâ’nın zammı ve fethiyle) Emr-i dîne müteʹallik rîbe ve fesâda denir.
اَلْخَرِبُ [el-ḣarib] ve
اَلْخَرِبَةُ [el-ḣaribet] (bi-fethi’r-râ΄i ve kesri’l-ḣâ΄i fîhimâ) Harâb olan nesne; yukâlu: مَوْضِعٌ خَرِبٌ وَدَارٌ خَرِبَةٌ
اَلْخَرَبُ [el-ḣareb] (ḣâ’nın ve râ’nın fethasıyla) Toy dedikleri kuşun erkeği; cemʹi اَلْخِرْبَانُ [el-ḣirbân] ḣâ’nın kesri ve râ’nın sükûnuyla. Ve أَخْرَبٌ [aḣreb]in masdarı dahi gelir. Ve أَخْرَبٌ [aḣreb] o nesnedir ki onun yâ şıkkı yâhûd müdevver deliği ola, ʹalâ-mâ merre.
اَلْخُرْبُ [el-ḣurb] (ḣâ’nın zammı ve râ’nın sükûnuyla) Kum yığınının tarafı ve nihâyeti ve uca sünüğünün deliği, ثَقْبُ الْوَرِكِ maʹnâsına.
Sitemizde detaylı hızlı ve kolay arama ekranı