el-ḣaḋid ~ اَلْخَضِدُ

Kamus-ı Muhit - الخضد maddesi

اَلْخَضِدُ [el-ḣaḋid] (كَتِفٌ [ketif] vezninde) ve

اَلْمَخْضُودُ [el-maḣḋûd] Kıyâm ve hareketten ʹâciz ve fürû-mânde adama ıtlâk olunur; yukâlu: رَجُلٌ خَضِدٌ وَمَخْضُودٌ أَيْ عَاجِزٌ عَنِ النُّهُوضِ

اَلْخَضَدُ [el-ḣaḋad] (fethateynle) Meyve kısmı solup pejmürde olmağa denir. Ve

خَضَدٌ [ḣaḋad] Şol derd ve vecaʹa denir ki aʹzâya ʹârız olup lâkin kesr olmağa bâlig olmaz, yaʹnî vücûda şikestlik îrâs edecek derecede olmaz. Ve şecerden kesilmiş yaş ve tâze budağa, ʹalâ-kavlin kırılmış budağa denir. Ve

خَضَدٌ [ḣaḋad] Bir nebât adıdır. Ve

خَضَدٌ [ḣaḋad] Nebât kısmında olan gevşekliğe ve zaʹf ve tüvânîye denir. Bu cihetle hıyâr makûlesi nesnede olan gevrekliğe denir ki tekessürü mûciblerdir.

اَلْخَضْدُ [el-ḣaḋd] (ḣâ’nın fethi ve ḋâd-ı muʹcemenin sükûnuyla) Ağacın dalını yarmaksızın ve ayırmaksızın kırmak maʹnâsınadır, gerek yaş ve gerek kuru olsun; yukâlu: خَضَدَ الْعُودَ رَطْبًا أَوْ يَابِسًا خَضْدًا مِنَ الْبَابِ الثَّانِي إِذَا كَسَرَهُ وَلَمْ يَبِنْ Mü΄ellifin Baṡâ΄ir’de beyânına göre ekser-i istiʹmâli ratb ve mülâyim nesnededir. Ve

خَضْدٌ [ḣaḋd] Kesmek maʹnâsınadır; yukâlu: خَضَدَ الشَّيْءَ إِذَا قَطَعَهُ Ve deve kısmı bir âher deve ile uğraşıp boynunu basıp eğmek maʹnâsına müstaʹmeldir; yukâlu: خَضَدَ الْبَعِيرُ عُنُقَ آخَرَ إِذَا ثَنَاهُ Ve ağacın dikenlerini kesip gidermek maʹnâsınadır; yukâlu: خَضَدَ الشَّجَرَ إِذَا قَطَعَ شَوْكَهُ Ve bir nesneyi şiddetle seslendirerek ekl eylemek, ʹalâ-kavlin hıyâr ve havuç makûlesi gevrek ve yaş nesne ekl eylemek maʹnâsınadır; yukâlu. خَضَدَ زَيْدٌ إِذَا أَكَلَ أَكْلاً شَدِيدًا أَوْ شَيْئًا رَطْبًا كَالْقِثَّاءِ وَالْجَزَرِ

Vankulu Lugatı - الخضد maddesi

اَلْخَضَدُ [el-ḣaḋad] (fethateynle) Her kesilen tâze ağaca ıtlâk olunur.

اَلْخَضْدُ [el-ḣaḋd] (ḣâ’nın fethi ve ḋâd’ın sükûnuyla) Ağaç dalını sımadan eğmek; yukâlu: خَضَدْتُ الْعُودَ فَانْخَضَدَ أَيْ ثَنَيْتُهُ فَانْثَنَى بِغَيْرِ الْكَسْرِ Ve

خَضْدٌ [ḣaḋd] Ziyâde yemeğe derler, ekl-i şedîd maʹnâsına. Ve bir tâze nesneyi kesmeğe dahi derler. Ve bir aʹrâbîye su΄âl edip hıyârı sen çok yemeğe bâʹis nedir dediler, eyitti: خَضْدُهُ yaʹnî gevrek olup kesilmişi hoş olduğudur. Pes her tâze olan nesneyi kesmeğe خَضْدُهُ derler. Ve

خَضْدٌ [ḣaḋd] Ağacın dikenin kesmeğe dahi derler; tekûlu: خَضَدْتُ الشَّجَرَ إِذَا قَطَعْتَ شَوْكَهُ

Sıradaki Maddeler

Arama ekranı

Sitemizde detaylı hızlı ve kolay arama ekranı