el-ḣaḋûʹ ~ اَلْخَضُوعُ

Kamus-ı Muhit - الخضوع maddesi

اَلْخَضُوعُ [el-ḣaḋûʹ] (صَبُورٌ [ṡabûr] vezninde) Tevâzuʹ la muttasıf adama denir; cemʹi خُضُعٌ [ḣuḋuʹ] gelir, كُتُبٌ [kutub] vezninde. Ve böğürleri ötüp seslenir olan hatuna denir; yukâlu: إِمْرَأَةٌ خَضُوعٌ إِذَا صَاتَتْ خَوَاصِرُهَا

اَلْخُضُوعُ [el-ḣuḋûʹ] (قُعُودٌ [ḵuʹûd] vezninde) Alçaklık gösterip tevâzuʹ ve ser-fürû kılmak maʹnâsınadır; yukâlu: خَضَعَ الرَّجُلُ خُضُوعًا مِنَ الْبَابِ الثَّالِثِ إِذَا تَطَامَنَ وَتَوَاضَعَ Ve sükûn ve inkıyâd eylemek maʹnâsınadır. Ve sâkin ve münkâd olmak maʹnâsına müteʹaddî olur; tekûlu: خَضَعْتُهُ فَخَضَعَ أَيْ سَكَّنْتُهُ فَسَكَنَ Ve bir kimseyi bed-kârlığa yaʹnî fücûra çağırmak maʹnâsınadır ki fücûr teklîfinden ʹibârettir; mülâyemet ve müdâhenetle ʹarz olunmak mülâbesesine mebnîdir; yukâlu: خَضَعَ فُلاَنًا إِلَى السَّوْأَةِ إِذَا دَعَاهُ Ve kevkeb gurûba meyl eylemek maʹnâsına müstaʹmeldir; yukâlu: خَضَعَ النَّجْمُ إِذَا مَالَ لِلْغُرُوبِ Ve deve yürümekte cidd ve cehd eylemek maʹnâsına müstaʹmeldir; pek yürümeğe başladıkta boyunlarını yere doğru eğip uzattıkları tasavvuruna mebnîdir; yukâlu: خَضَعَتِ الْإِبِلُ إِذَا جَدَّتْ فِي سَيْرِهَا Ve pîrlik bir adamı düşkün boyunlu kılmak maʹnâsınadır; yukâlu: خَضَعَهُ الْكِبَرُ إِذَا جَعَلَهُ أَخْضَعَ

Vankulu Lugatı - الخضوع maddesi

اَلْخَضُوعُ [el-ḣaḋûʹ] (ḣâ’nın fethi ve ḋâd’ın zammıyla) Tevâzuʹ edici kimse, خَاضِعٌ [ḣâḋiʹ] maʹnâsına.

اَلْخُضُوعُ [el-ḣuḋûʹ] (zammeteynle) Alçaklık göstermek, tevâzuʹ maʹnâsına; yukâlu: خَضَعَ خُضُوعًا مِنَ الْبَابِ الثَّالِثِ Ve yıldız batmağa karîb olmağa dahi derler; yukâlu: خَضَعَ النَّجْمُ إِذَا مَالَ لِلْغَيْبِ

Sıradaki Maddeler

Arama ekranı

Sitemizde detaylı hızlı ve kolay arama ekranı