ed-derebet ~ اَلدَّرَبَةُ

Kamus-ı Muhit - الدربة maddesi

اَلدَّرِبَةُ [ed-deribet] (فَرِحَةٌ [feriḩat] vezninde) دَارِبٌ [dârib] maʹnâsınadır; yukâlu: عُقَابٌ دَارِبٌ وَدَرِبَةٌ Bunda te΄nîs mevsûfu olan عُقَابٌ [ʹuḵâb] iʹtibârıyladır ki mü΄ennes-i semâʹîdir ve دَارِبٌ [dârib] kelimesi lafzı iʹtibârıyladır, yoksa sıfat-ı hâssa değildir.

اَلدَّرَبُ [ed-dereb] (تَعَبٌ [taʹab] vezninde) ve

اَلدُّرْبَةُ [ed-durbet] (dâl’ın zammı ve râ’nın sükûnuyla) Bir nesneyi hûy ve ʹâdet edinmek maʹnâsınadır ki dadanmak taʹbîr olunur; yukâlu: دَرِبَ الشَّيْءَ دَرَباً وَدُرْبَةً مِنَ الْبَابِ الرَّابِعِ إِذَا ضَرِيَ بِهِ Ve

دُرْبَةٌ [durbet] (dâl’ın zammıyla) Cenk ve cidâle ve sâ΄ir umûra cür΄et ve ikdâmla ʹâdet edip alışmağa denir. Şârih der ki bu tekrâr kabîlindendir, zîrâ maʹnâ-yı evvelin mefâdıdır. Ve

دُرْبَةٌ [durbet] Hecîn olan öküzün hörgücüne denir. Ve هَجِينٌ [hecîn] Babası cins ve anası nâ-cins olana denir.

Vankulu Lugatı - الدربة maddesi

اَلدَّرَبُ [ed-dereb] ve

اَلدَّرَبَةُ [ed-derebet] (fethateynle) Bir nesneyi ʹâdet edinmek; yukâlu: دَرِبَ بِالشَّيْءِ مِنَ الْبَابِ الرَّابِعِ إِذَا اعْتَادَهُ

اَلدُّرْبَةُ [ed-durbet] (dâl’ın zammıyla ve râ’nın sükûnuyla) ʹÂdet ve cür΄et etmek, gerek harbe gerek harbden gayrı umûra; yukâlu: دُرْبَةً مَا زِلْتُ أَعْفُو عَنْ فُلَانٍ حَتَّى اتَّخَذَهَا

Sıradaki Maddeler

Arama ekranı

Sitemizde detaylı hızlı ve kolay arama ekranı