ed-demes ~ اَلدَّمَسُ

Kamus-ı Muhit - الدمس maddesi

اَلدَّمَسُ [ed-demes] (fethateynle) ve

اَلدَّمِيسُ [ed-demîs] (أَمِيرٌ [emîr] vezninde) Örtülüp bürünmüş nesneye denir; yukâlu: شَيْءٌ دَمَسٌ وَدَمِيسٌ أَيْ مُغَطًّى

اَلدُّمْسُ [ed-dums] (dâl’ın zammıyla) ʹAzîm işlere denir; yukâlu: جِئْنَا بِأُموُر ٍدُمْسٍ أَيْ عِظَامٍ

اَلدَّمْسُ [ed-dems] (لَمْسٌ [lems] vezninde) Zîr-i zemîne defn eylemek maʹnâsınadır, gerek diri ve gerek ölü olsun; yukâlu: دَمَسَهُ فِي الْأَرْضِ دَمْسًا مِنَ الْبَابِ اْلأَوَّلِ إِذَا دَفَنَهُ حَيًّا كَانَ أَوْ مَيِّتًا Ve bir mahal harâb ve muzmahill olmak maʹnâsınadır; yukâlu: دَمَسَ الْمَوْضِعُ إِذَا دَرَسَ Ve nâs beynini ıslâh eylemek maʹnâsına müstaʹmeldir ki şikâk ve nizâʹı defn etmiş olur; yukâlu: دَمَسَ بَيْنَهُمْ إِذَا أَصْلَحَ Ve bir haberi gizlemek maʹnâsına müstaʹmeldir; yukâlu: دَمَسَ عَلَى الْخَبَرِ إِذَا كَتَمَهُ Ve cimâʹ eylemek maʹnâsına müstaʹmeldir; yukâlu: دَمَسَ الْمَرْأَةَ إِذَا جَامَعَهَا Ve postekiyi tüyleri yolunmak için bir nesne ile örtüp bürümek yâhûd toprağa gömmek maʹnâsına müstaʹmeldir; yukâlu: دَمَسَ الْإِهَابَ إِذَا غَطَّاهُ لِيُمَرِّطَ شَعْرَهُ Ve

دَمْسٌ [dems] Şahs ve şebah maʹnâsınadır; tekûlu: رَأَيْتُ دَمْسًا أَيْ شَخْصًا

Vankulu Lugatı - الدمس maddesi

اَلدُّمْسُ [ed-dums] (dâl’ın zammı ve mîm’in sükûnuyla) ʹAzîm işler; yukâlu: جَاءَنَا فُلَانٌ بِأُمُورٍ دُمْسٍ أَيْ عِظَامٍ كَأَنَّهُ جَمْعُ دَامِسٍ مِثْلُ بَازِلٍ وَبُزْلٍ Ve بَازِلٌ [bâzil bâ-i muvahhade ve zâ-i muceme ile azı dişin yaran deve.

اَلدَّمْسُ [ed-dems] (dâl’ın fethi ve mîm’in sükûnuyla) Gecenin zulmeti ziyâde olmak; yukâlu: دَمَسَ الظَّلَامُ يَدْمُسُ مِنَ الْبَابِ الْأَوَّلِ وَيَدْمِسُ مِنَ الْبَابِ الثَّانِي إِذَا اشْتَدَّ Ve

دَمْسٌ [dems] Defn etmeğe ve gizlemeğe dahi derler; tekûlu: دَمَسْتُ الشَّيْءَ إِذَا دَفَنْتَهُ وَدَمَسْتُ عَلَيْهِ الْخَبَرَ دَمْسًا إِذَا كَتَمْتَهُ اَلْبَتَّةَ

Sıradaki Maddeler

Arama ekranı

Sitemizde detaylı hızlı ve kolay arama ekranı