اَلزَّبْلُ [ez-zebl] (حَبْلٌ [ḩabl] vezninde) Ekini gübre ile ıslâh eylemek maʹnâsınadır; yukâlu: زَبَلَ زَرْعَهُ زَبْلًا مِنَ الْبَابِ الثَّانِي إِذَا سَمَدَهُ
اَلزِّبْلُ [ez-zibl] (zâ’nın kesri ve bâ’nın sükûnuyla) ve
اَلزَّبِيلُ [ez-zebîl] (أَمِيرٌ [emîr] vezninde) Fışkıya ve gübreye denir, سِرْقِينٌ [sirḵîn] maʹnâsına. Ve zebîl ve zenbîl dedikleri zarfa denir, ke-mâ se-yuzkeru.
اَلزَّبْلُ [ez-zebl] (zâ’nın fethi ve bâ’nın sükûnuyla) Huşkî dökmek; tekûlu: زَبَلْتُ الْأَرْضَ مِنَ الْبَابِ الْأَوَّلِ إِذَا سَمَّدْتَهَا لِلزِّرَاعَةِ Ve تَسْمِيدٌ [tesmîd] sîn-i mühmele ile yere huşkî saçmağa derler.
اَلزِّبْلُ [ez-zibl] (zâ’nın kesri ve bâ’nın sükûnuyla) Huşkî, سِرْجِينٌ [sircîn] maʹnâsına.
Sitemizde detaylı hızlı ve kolay arama ekranı