اَلْبَزْلُ [el-bezl] (bâ’nın fethi ve zâ-yı muʹcemenin sükûnuyla) Yarmak maʹnâsınadır; yukâlu: بَزَلَ الشَّيْءَ بَزْلًا مِنَ الْبَابِ اْلأَوَّلِ إِذَا شَقَّهُ Ve hamrın ve sâ΄ir nesnenin zarfını delmek maʹnâsınadır; yukâlu: بَزَلَ الْخَمْرَ وَغَيْرَهَا إِذَا نَقَبَ إِنَاءَهَا Ve bir nesneyi süzüp durultmak maʹnâsınadır; yukâlu: بَزَلَ الشَّرَابَ إِذَا صَفَّاهُ Ve bir işi yâhûd bir mülâhazayı katʹî ve ilişiksiz eylemek maʹnâsına müstaʹmeldir; yukâlu: بَزَلَ الْأَمْرَ أَوِ الرَّأْيَ إِذَا قَطَعَهُ Ve
بَزْلٌ [bezl] ve
بُزُولٌ [buzûl] Devenin azı dişi yarıp çıkmak maʹnâsınadır; yukâlu: بَزَلَ نَابُ الْبَعِيرِ بَزْلًا وَبُزُولًا إِذَا طَلَعَ Ve
بَزْلٌ [bezl] Şiddet ve sahtî maʹnâsınadır; yukâlu: أَمْرٌ ذُو بَزْلٍ أَيْ شِدَّةٍ
اَلْبُزَّلُ [el-buzzel] (bâ’nın zammı ve zâ’nın fethi ve teşdîdiyle) Kezâlik cemʹi.
اَلْبُزُلُ [el-buzul] (zammeteynle) Cemʹi, azısın yarmış develer maʹnâsına.
اَلْبَزْلُ [el-bezl] (bâ’nın fethi ve zâ’nın sükûnuyla) Şarâbı süzüp sâfî kılmak.
Sitemizde detaylı hızlı ve kolay arama ekranı