اَلزُّوعُ [ez-zûʹ] (zâ’nın zammıyla) ve
اَلزُّوَعُ [ez-zuvaʹ] (صُرَدٌ [ṡurad] vezninde) Örümceğe denir; tekûlu: إِدْفَعِ الزَّوْعَ وَالزُّوعَ عَنِ الْبَيْتِ أَيِ الْعَنْكَبُوتَ
اَلزَّوْعُ [ez-zevʹ] (zâ’nın fethi ve vâv’ın sükûnuyla) Râkib, deve pekçe yürümek için yularını silkip oynatmak maʹnâsınadır; yukâlu: زَاعَ الْبَعِيرَ يَزُوعُ زَوْعًا إِذَا حَرَّكَهُ بِزِمَامِهِ لِيَزِيدَ فِي السَّيْرِ Ve bir nesneyi bir tarafa eğmek maʹnâsınadır; yukâlu: زَاعَ الشَّيْءَ إِذَا عَطَفَهُ Ve kavundan ve karpuzdan bir dilim kesmek maʹnâsınadır; yukâlu: زَاعَ لَهُ زَوْعَةً مِنَ الْبِطِّيخِ إِذَا قَطَعَهُ لَهُ قِطْعَةً Ve bir nesneyi eliyle kendiye doğru çekip getirmek maʹnâsınadır; yukâlu: زَاعَ الثَّرِيدَ وَشِبْهَهُ إِذَا اجْتَذَبَهُ بِكَفِّهِ Ve sinirden et zâ΄il olmak maʹnâsınadır; yukâlu: زَاعَ لَحْمُهُ إِذَا زَالَ عَنِ الْعَصَبِ
اَلزَّوْعُ [ez-zevʹ] (zâ’nın fethi ve vâv’ın sükûnuyla) Devenin yuların ileri tahrîk etmedir, seyri müştedd olsun diye; yukâlu: زَاعَ بَعِيرَهُ يَزُوعُهُ زَوْعًا إِذَا حَرَّكَهُ بِزِمَامِهِ إِلَى قُدَّامٍ لِتَزْدَادَ فِي سَيْرِهِ
Sitemizde detaylı hızlı ve kolay arama ekranı